31 Ocak 2017 Salı

17.11.1922 Paris'den Lozan'a tekrar dönüş



17 Kasım 1922 Cuma günü, yoğun geçen Paris ziyaretlerinin ardından İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyeti yeniden Lozan'a dönmek için yola çıkar.

İsmet Paşa’ya Paris’te bulunduğu sırada yoğun bir ilgi gösterilmiştir. Demeçleri bütün Paris gazetelerinde yer bulmuştur.Böylelikle Türklerin Lozan konferansından beklentileri Fransız ve dünya kamuoyunun gündemine taşınabilmiştir. Anılarında belirttiğine göre, İsmet Paşa’nın, Paris’te bir taraftan resmi diğer yandan resmi olmayan görüşmelerde bulunması oldukça yararlı olmuştur.

Konferans için tekrar Paris’ten, Lozan’a döndüğünde, Fransızlar da dahil olmak üzere Avrupa diplomatlarının Türkleri tanımadıklarını anlamış ve bu konuda mutlaka bir şeyler yapılması gerektiği kanaatine varmıştır. Ayrıca İsmet Paşa’nın Paris’ten Heyet-i Vekile Riyaseti’ne gönderdiği telgraftan anlaşıldığı kadarıyla, kendisi İngilizlerin Türkiye’ye karşı besledikleri düşmanca duygulardan kurtulamadıkları ve konferansta İtilaf Devletleri arasında Türkiye aleyhine bir birlik oluşturmaya çalıştıklarının farkındadır.


Vahdettin Kaçıyor...

17 Kasım 1922 cuma sabahı saat 08’de Vahdettin, Sarayın Yıldız barakalarına açılan yan kapısından çıktı. Yanında on yaşındaki oğlu Ertuğrul, Basmabeyinci, Yâver Paşa, Zeki Bey ve maiyeti ile hizmetçilerinden beş kişi daha vardı. Kapının önünde Halife, İngiliz Muhafız Kıtası Kumandanı Albay Steele, Drogman Mr. Matthews, Teğmen Kendall tarafından karşılandı. Hava yağışlıydı. Etrafta pek az kimse vardı, Vahdettin ve yanındakiler iki kapalı ambulansa bindirildiler. Arabalar dikkati çekmeden Yıldız Sarayından ayrıldılar. Saat 8.30’da, Tophane’deki İngiliz üssüne inildi. Orada General Harrington, Kurmay Başkanı General Sir H…tings Anderson, Yüksek Komiser Vekili Henderson, Albay Bairri, Vahdettin’i karşıladılar ve hemen “Yıldırım” motörüne bindirilip “Malaya” zırhlısına götürdüler. Gemide, kaptan Payne ile İngilız Akdeniz Donanması Başkomutanı Amiral Sir Osmond Brock, Vahdettin’i karşıladılar.

Kaptan Kamarasına varılınca Yüksek Komiser Vekili Mr. Henderson, “İngiltere Kralı adına, Halifeye, İngiliz topraklarına hoş geldiniz” dedi, herhangi özel bir isteği olup olmadığını sordu. Vahdettin, İngiliz Kralına bir teşekkür mesajı yollanmasını istedi. “Tahtından vazgeçmediğini” söyledi. Nereye götürüleceğini sordu. “Malaya” gemisinin Malta’ya gideceği cevabı verildi. Vahdettin, geçici olarak Malta’ya razı oldu, fakat oraya gittiğinin gizli tutulmasını istedi. Basına yapılacak açıklamada Malta sözü geçmeyecek, diye, kendisine teminat verildi. Halife, basın bildirisinin de ancak öğleden sonra yayımlanmasını istedi. Bu isteği de kabul olundu. Vahdettin, geride bıraktığı ailesiyle yakınlarını İngiliz İşgal Orduları Başkumandanı General Harrington’a emanet etti. Harrington, elinden geleni yapacağı yolunda teminat verdi. Bu arada Vahdettin, akşamdan gemiye sığınmış olan Dr. Reşat Paşa’ya bir mektup dikte ettirdi. Mektupta, kendisinin “Vahdettin” emniyette olduğu Sarayda kalan ailesine haber veriliyordu. Halife bir de Malta’ya varınca yanına Türkçe bilen bir tercüman verilmesini rica etti. Bu konuşmalar on beş dakika kadar sürdü. 

Saat 9 sularında “HMS Malaya” zırhlısı demir aldı, İstanbul’dan Malta’ya doğru yollandı. Halife Vahdettin Efendi’nin İngilizlere sığındığı ve bir İngiliz savaş gemisine binip kaçtığı öğleyin farkedildi. İngiliz kaynakları haberi epeyce ayrıntılı olarak basına bildirdiler. Halifenin nasıl Harington’a başvurduğu, nasıl Saraydan alınıp gemiye götürüldüğü açıklandı. Şiddetli yağmur yüzünden kaçırmanın farkedilmediği ve olaysız geçtiği belirtildi. İngiliz haberinin sonunda, “Kemalistler şüphesiz İngilizlerin Halifeye baskı yaptıklarını ileri süreceklerdir, ama bunun aslı esası yoktur. İngiliz birlikleri onu muhafaza bile etmiyorlardı” deniyordu. Bu haber, hemen hemen aynı cümlelerle İngiliz, Fransız, İsviçre basınında çıktı. İngilizlerin, bu olayın ilerde yankıları olursa, sorumluluğu kendi üzerlerinden Kemalistlerin üzerine çevirmek istedikleri belliydi. İngiliz gazeteleri bunu biraz daha kuvvetlendirmek ister yönde yazılar yazdılar. Halifenin son Selamlık töreninde “patetik (?) gösterilere karşı cesur ve vakur” davrandığı, korkmadan törende bulunduğu, fakat 17 Kasım cuma günü öğleyin yapılacak Selamlık töreninde “hayatına kastedilmesinden korktuğu” ve bu yüzden kaçtığı yazıldı. Mustafa Kemal Paşa ile Ankara Hükumetinin ilerde Vahdettin’i yargılamak istedikleri yolundaki haber de kaçış sebebi olarak gösterildi.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar