17 Ocak 2017 Salı

Mudanya Konferansı




Lozan'dan Önce Önemli Bir Viraj (3-11 Ekim 1922)  


Mudanya'da İsmet Paşa başkanlığındaki Türk Heyeti; Batı Cephesi Kurmay başkanı Asım Gündüz, Yarbay Tevfik Bıyıkoğlu, Binbaşı Seyfi Düzgören ve Kızılay ikinci başkanı Hamit Bey ile iki yazmandan oluşuyordu. İngiliz heyetinin başkanı General Harington , Fransız heyetinin başkanı General Charpy idi. 2 Ekim 1922 sabahı önce Edgar Guinee zırhlısı ile General Charpy ve Mösyö Franklin Bouillon , arkalarından saat yedide Iron Duke dretnotu(zırhlı bir savaş gemisi türü) ile İşgal Kuvvetleri Başkomutanı General Harington yola çıktılar. İtalyan General Monbelli de aynı saatlerde Dalileo zırhlısı ile Mudanya'ya hareket etti.


Toronto Daily Star gazetesi yazarı
genç savaş muhabiri Ernest Hemingway
İstanbul'dan bildiriyor.

''İşgal İstanbul’u ve İki Dünya Savaşı'' isimli kitabında Ernest Hemingway. Mudanya Mütarekesi'nin başlangıcını aşağıdaki şekilde tasvir ediyordu; '' Mudanya, Marmara kıyısında sıcak, toz toprak içinde, eciş bücüş yollarıyla, evleri ahşap, sivrisinek yuvası ikinci sınıf bir kıyı kasabası. İsmet Paşa’yla görüşecek müttefik generallerini taşıyan İngiliz sancak gemisi Iron Duke'ün kül rengi, öldürücü kulelerine karşın, Batılılar buraya barış dilenmeye geliyorlardı; yoksa barış istemeye ya da barış koşullarını dikte ettirmeye değil! '' 

Başlangıçta bir müzakere şeklinde olacak olan bu konferansa, Yunanlılar katılımcı olarak yer almayacaklardı. Çünkü yenilmiş olan Yunan ordusu yok sayılıyordu. Ancak verilecek kararı İtilaf Devletleri Yunanlılara uygulatacaklar idi. Yunanlılar sadece izleyici olarak yer alacakları. Ancak sonradan Yunanlılar da dahil edildiler.
Mütarekenin imzalandığı şu an müzeye
dönüştürülen ev.

Türk Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa ile Franklin Bouillon kendilerine ihtiyaç duyulması halinde toplantıya katılabilmek için Bursa'da bekliyorlardı.

Konferans 3 Ekim 1922'de, Mudanya'da, bir Rus tüccarın evinde başladı. 

Artık Mütareke Evi Müzesi'ne dönüştürülmüş olan bu ev, 19.yy' da, kereste tüccarı, Alexander Ganyanof tarafından inşa ettirilmiş. Daha sonra, hayırsever bir iş adamı olan, Mehmet Hayri İpar tarafından satın alınarak, restore edildikten sonra, müze olması için Mudanya Belediyesi'ne bağışlanmış. Bu evi, sanal ortamda gezmek ve daha çok bilgi almak için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
http://www.mudanyamutarekeevi.org/tr/bebka-proje-acilii-yapildi.html


Solda General Harington ve sağda İsmet Paşa

Öğleden sonra saat üçte, İsmet Paşa başkanlığında başlayan konferansta, ilk olarak General Charles Harington bir açılış konuşması yaptı. Ardından İsmet Paşa konuşma yaptı.Bu ilk toplantıda, bir protokol taslağı hazırlandı. Toplantı akşam sekize kadar sürdü ve müttefikler (İngiltere, İtalya ve Fransa), aynı gece zırhlı gemilerinde ,aralarında bir toplantı daha yaptılar.

4 Ekim 1922 Çarşamba günü, konferans sabah saat onda, yeniden başladı. Dün belirlenen taslak ile ilgili karşılıklı olarak ilk resmi görüşmeler ve itirazlardan sonra heyetler konuları incelemek için ayrıldılar. Yunan delegeleri Pire ile Mudanya arasında denizin fırtınalı olmasından dolayı ancak konferansın ikinci günü, Kızılhaç bandıralı bir posta vapuru ile öğleden sonra Mudanya'ya geldiler ve akşam onda müttefik generalleriyle ilk teması yapabildiler.
Gen.Alexandros Mazarakis /Yunanistan

5 Ekim 1922 konferansın ilk iki günü birçok noktada anlaşılmıştı. Ancak asıl Doğu Trakya'nın, Yunanlılar tarafından boşaltılması ile Türk idaresine teslimi konusundaki süre ve teminat noktalarında anlaşılamamıştı. General Harington ve diğer generaller konu ile ilgili hükümetlerinden görüş almak üzere İstanbul'a gittiler. Cuma günü, bu görüşmeleri yapmış ve bitirmiş olarak tekrar Mudanya'ya döneceklerdi. Yunanlı delegeler ise Mudanya'da kaldılar.


Gen.Ernesto Mombelli/İtalya 

6 Ekim 1922 Cuma günü, sabah 8,30'da, konferans başladığında, İtalyan General Mombelli ve Fransız General Charpy; Edirne'nin, Meriç Nehri'nin sağ tarafındaki hattı ve Karaağaç dahil olacak şekilde Türiye'ye geri verilmesini,TBMM'nin azınlıkların haklarını temin edeceğine dair güvence vermesi şartıyla, kabul ettiklerini söylediler. Ancak İngiliz delegesi Harington henüz Londra'dan talimat gelmediğini belirtti. Bu nedenle görüşmeler ertesi güne bırakıldı. Londra'dan cevap gelemesi beklenecekti.

7 Ekim 1922 Cumartesi günü de İngiltere'den cevap gelmeyince, sinirler iyice gerilmeye başlamıştı. İngilizlerin Trakya sınırı ve Azınlıklarla ilgili İtalya ve Fransa'ya benzer bir karar vereceği tahmin ediliyordu. Ancak Londra'dan konu ile ilgili kesin görüş gelmediği için mütareke/ateşkes imzalanamıyordu. Bugün boşa geçmişti.
Gen.Charles Antoine Charpy  / Fransa

8 Ekim 1922 Pazar günü, İsmet Paşa Türk gazetecilere, üç gündür İngilizlerin cevabını beklemekten duyduğu rahatsızlığı dile getirerek; '' Biz askeri hareketimizi durdurduğumuz halde, Yunanlıların yeniden hazırlanmaya başladığının da farkındayız... yine de barışsever tavrımızın, takdir edilip, isteklerimizin yerine getirilmesi konusunda, gerekenin yapılacağını ümit ediyorum'' diyecekti. Ardından da; Yunanlılar'ın Anadolu'dan toplayıp götürdüğü, silahsız ve günahsız ahaliyi geri vermesi gerektiğini vurgulayacaktı. Yunanlılar kaçarken, Anadolu'yu yakıp yıkmakla kalmamış, giderken o yörelerin ileri gelen ailelerinin fertlerini, okumuş/eğitimli insanlarını da yanlarında Yunanistan'a esir olarak götürmüşlerdi. (Yunanlılar o dönem uygun bir kurum bulup başvursalar hainliğin ve kalleşliğin patentini rahatlıkla alabilirlermiş.)

9 Ekim 1922 Pazartesi, İngilizlerin İstanbul'daki Yüksek Komiseri ve Mudanya Ateşkes görüşmelerindeki temsilcisi General Harington , hükümetinden beklediği talimatı nihayet dün geç saatlerde alabildiğini belirttikten sonra müttefiklerin hazırladığı taslağı İsmet Paşa'ya anlattı. Sonrasında, o günkü görüşmeler de sona erdi. İsmet Paşa, hemen bu teklifleri tercüme ettirerek, Ankara'ya telgrafla bildirdi. Ankara'dan gelecek cevaba göre yeniden görüşme yapılacak ve imza aşamasına geçmeye çalışılacaktı.

10 Ekim 1922 Salı günü, Ankara'nın geri dönüşünü beklemekle geçerken, Ankara'nın cevabı, öğleden sonra, üçe çeyrek kala geldi. Karşılıklı maddeler kabul edilmiş ve anlaşılmıştı. Akşam on ikide anlaşma imzalanacaktı fakat kararlaştırılan toplantı yapılamamıştı. Çünkü müttefik generaller ile Yunanlıların görüşmeleri bitmiyordu. Yunan heyeti anlaşmayı imzalamak istemiyorlardı. İkna olmuyorlardı.


İsmet Paşa ve İtilaf Devletleri Generalleri

11 Ekim 1922 Çarşamba sabahın üçünde son toplantı başladı. Metinlerin hazırlanması ancak sabaha doğru bitmişti. Nihayet sabah altıda, Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Antlaşmadan sonra müttefik generaller İstanbul'a döndüler.


  • İş bu mukavelenamenin yürürlüğe girdiği andan itibaren, Türk ve Yunan askeri birlikleri arasında düşmanlık tatil edilecektir. (Eskilerin ateşkes antlaşması metni bile ne kadar zarif cümleler içeriyor, hayran olmamak elde değil.)
  • Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Yunanlılar Trakya'yı 15 gün içerisinde boşaltacaklardı. 
  • 8.000 Türk Jandarması, mülki memurlar ile birlikte Trakya'ya el koyacaktı. 
  • Yönetimin Türklere devri 30 günde tamamlanacaktı. 
  • Boşaltma ve devir işlerini denetlemek üzere 7 taburluk bir müttefik birliği görevlendirilecekti. Teslim işlemi bittikten 30 gün sonra bunlar bölgeden ayrılacaktı.  
  • Meriç'in sağ kıyısı ve Karaağaç,anlaşma yapılana kadar (Lozan Barış Antlaşması görüşmeleri  kastediliyor) İtilaf Devletleri'nin işgali altında kalacaktı.
  • İstanbul ve Boğazlar,Türkiye'nin idaresine teslim edilecekti.Ancak İstanbul'da ve Boğazlarda bulunan itilaf kuvvetleri barışa kadar arttırılmadan mevcut halleriyle kalabileceklerdi.
  • Barış yapılana kadar Türk Kuvvetleri, Çanakkale Boğazı ile İzmir arasında belirlenen çizgiyi geçemeyecek,Trakya'ya silahlı kuvvet geçirmeyecekti. Yunan temsilcisi de sözleşmeye katılmayı zorunlu görmüştü.

15 Ekim 1922 tarihinde, Yunan Hükümeti'nin de kabul ettiğini bildirmesiyle ateşkes antlaşma yürürlüğe girdi.

Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Trakya tekrar anavatana dahil oldu. Daha önce Fransızlar, Ankara Antlaşması nedeniyle, TBMM'yi resmen tanımıştı. Bu anlaşma sayesinde, İtalya ve İngiltere de artık TBMM'yi resmi olarak tanımış oldu. İsmet Paşa, diplomatik anlamda önemli bir görevi yerine getirerek, Lozan öncesi çok değerli bir tecrübe süreci elde etme şansını yakalamıştı. Bir tür üst düzey diplomatik staj da yaptı denebilir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar