19 Şubat 2017 Pazar

07.12.1922 Atatürk, Halk Partisi'ni Kuracağını Açıkladı






7 Aralık 1922 Perşembe
günü Mustafa Kemal, Hakimiyet-i Milliye ve Yenigün gazetelerinde yayınlanan röpörtajında ''Milletimin her sınıf halkında ve hatta İslam Alemi'nin en uzak köşelerinde beni sonsuza kadar müfterih bırakacak şekilde gördüğüm teveccüh ve itimada kesbi liyakat etmek için en mütevazı bir ferdi millet sıfatıyla hayatımı, sonuna kadar vatan hayrına vakfeylemek amacıyla barışın istikrarını müteakip halkçılık esası üzerine müstenit ve Halk Fırkası namı ile siyasi bir fırka teşkil etmek niyetindeyim.'' diyordu.


Nutuk'da o günü şöyle anlatacaktı; ''Saygıdeğer Efendiler, her yerde, siyasî parti kurma konusunda da halkla uzun sohbetler yaptım. 7 Aralık 1922 tarihinde, Ankara basını vasıtasıyla, halkçılık ilkesine dayanan ve Halk Partisi adını taşıyan siyasî bir parti kurmak niyetinde olduğumu açıklayarak, bu partinin nasıl bir program yapması gerekeceği konusunda, bütün vatanseverlerin, ilim ve fen adamlarının yardım ve işbirliğine başvurmuştum.''

Hazırlık sürecinin tamamlanmasıyla o zamanki adıyla Halk Fırkası, İzmir'in kurtuluşunun birinci yıl dönümünde 9 Eylül 1923'de resmen kurulacaktı. Kurulduğu günden itibaren, gericilerin,cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının hedefi olacaktı...




Lozan'da ise bugün alt komisyonlarda; Mübadele, gümrükler ve kapitülasyonalar ile ilgili detaylar görüşülüyordu. Bir yandan da yarın yapılacak ve git gide tansiyonun yükseldiği Boğazlar Meselesi'nün üçüncü oturumu için hazırlıklar yapılıyordu.

Rauf Orbay
Ankara ile ''Nüfus Mübadelesi''ne dair yoğun bir telgraf trafiği vardı. Başbakan Rauf Bey '' İstanbul Rumlarının da mübadelesinin sağlanması gerekiyor. Ancak olağanüstü çalışmalara rağmen bu mümkün olmazsa İstanbul'da Rumların hiçbir ayrıcalık(imtiyaz) talep etmemeleri şartıyla yerlerinde kalmaları kabul edilebilir. Bu durumda mübadeleye dahil edilecek yerlerin nüfusundan olup da İstanbul'da toplananların mutlaka durumları açıkça belirtilmelidir, Efendim. '' diyerek Rumların durumu ile ilgili Ankara'nın görüşünü paylaşıyordu.


İsmet Paşa, dün gönderdiği telgrafında '' Türkiye'deki Ermeniler ile Ermenistan'daki Türklerin nüfus değişimiyle ilgili olarak, Lozan'da  konuşacak bir muhattabı olmadığını söyledikten sonra ''Ermenistan Hükümeti ile bir mübadele işini müttefik devletler ile görüşmek, Türkiye'nin doğu sınırlarını ve Moskova Antlaşması'nın yeniden görüşülmesine neden olabileceği için yapılabilir bir iş değil. Ve bu durumda kendi istekleriyle memleketimizde kalacak Ermenilerin bu isteklerini kabul etmekten başka bir çözüm şekli yoktur.'' diyordu. Rauf Bey, bugün gönderdiği cevapta İsmet Paşa ile bu konuda hem fikir olduğunu söylüyordu.


İsmet Paşa
İsmet Paşa bugün bir İsviçre heyeti, Fransa baş delegesi Barrere ve Ruslar ile görüştüğünü, ''Ruslar, artık barış yapmak zorunda olduğumuzu kabul ediyorlar.'' diye bildiriyordu.

İsmet Paşa, İngiliz Dışişleri Müsteşarı'na istediğimiz Musul sınırını gösterdiğini anlıyordu. Ancak İngiliz müsteşar,'' Musul'u da kapsayacak şekilde, kuzeyden güneye Dicle'nin iki tarafındaki Arap bölgesini biz alıyoruz. '' dedikten sonra bunun doğusundaki Süleymaniye'yi ve kuzeyindeki dağlık bir şeridi İsmet Paşa'ya gösterip ''Müttefiklerimiz Arapları bırakmayız.'' diyordu. Musul sorunu olduğu gibi duruyordu...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar