21 Şubat 2017 Salı

09.12.1922; Irak'da İngiliz desteğiye Kürdistan Krallığı kuruldu, Ermeniler İsmet Paşa ile görüşüp toprak istedi...

Lozan'daki Türk Heyeti


9 Aralık 1922 Cumartesi günü yine alt komisyonların görüşmeleri ile geçecekti. Örneğin Yunanlıların Anadolu'dan kaçarken alıp götürdükleri sivillerin sayısı netleştirilmeye çalışılıyor, Osmanlı Borçları'nın paylaştırılması ile ilgili detaylar görüşülüyordu. Rauf Bey borç ödemesiyle ilgili ''Türk parasıyla ödenmesi en önemli konudur.'' şeklinde dün gönderdiği telgrafta, İsmet Paşa'ya Ankara'nın hassasiyetini bildiriyordu.

Bugünün iki önemli olayı ise Kuzey Irak'da kurulan Kürt Devleti ve Ermenilerin gelip görüştükleri İsmet Paşa'dan kendileri için toprak istemesiydi.

Gelelim Kürt devleti kurulması meselesine; İlk olarak 1908'de Osmanlı'ya isyan eden Kürt Berzenci ailesi burada bir Krallık kurmak istiyordu.Bu isyan o dönem Osmanlı tarafından bastırıldı.Fakat Şeyh Mahmut Berzenci yönetimindeki Kürt aşiretleri, I. Dünya Savaşı dönemi oluşan otorite boşluğundan faydalanıp,İngilizlerin de desteği ile 1918'de bu emellerinde başarılı oldular ve burada bir Kürt Krallığı ilan ettiler.Ancak İngilizlerle karşılıklı yaşadıkları problemler sonucu İran ve Irak'daki Kürt aşiretlerinin de desteği ile 23 Mayıs 1919'da bu sefer İngilizlere karşı isyan başlatılar. İngilizler bu isyanı bastırdı ve elebaşı Şeyh Mahmut Berzenci'yi tutukladı. Kısa bir süre sonra Lozan'da başlayan Barış Konferansı'ndaki Musul görüşmelerinde Türkiye'nin bölgede Türk nüfus çoğunlukta tezini sabote etmek isteyen İngilizler, Şeyh Mahmut Berzenci'yi serbest bırakıp yeniden Kürt Krallığı kurmasına izin verdiler. Başbakan Rauf Bey de İsmet Paşa'yı ''İngilizler,Şeyh Mahmut'u Kürdistan Hükümeti başkanı ilan ettiler. Şeyh Mahmut ise Türkiye'ye sadık olduğunu bildiriyor.'' şeklinde haberdar edecekti. Yaşananlar İngiliz siyasetinin omurgasızlığını göstermesi açısından önemlidir.

Gabriel Noradunkyan
Günün diğer olayı Ermenilerle olan görüşmeydi. Gabriel Noradunkyan, II.Abdülhamid zamanında kurulan hükümetlerde dört kez Bayındırlık Bakanlığı görevinde bulunmuş, Mehmet Reşad zamanındaki hükümetlerde iki kez Dışişleri Bakanlığı yapmış bir Osmanlı devlet adamıydı. İttihat ve Terakki'nin meşhur Bab-ı Ali baskını sonrasında görevinden ayrılıp Paris'e gitmiş ve bir daha Osmanlı topraklarına dönmemişti. 

Müzakerelerde Türk delegasyonunun Ermeni isteklerine tavizsiz yaklaşımları Ermeni heyetinin umutlarını tüketince, son bir hamle olarak Noradunkyan Efendi, İsmet İnönü ve Rıza Nur ile görüştü. Bu görüşmede,Türkiye içinde Ermenilerin toplu olarak yaşayabilecekleri bir yurt talebinde bulundular. İsmet Paşa, Noradunkyan Efendi ile görüşmesini ''Hatıralar''ında şöyle anlatır:

''Resmi konferans müzakerelerinin dışında, özel teşebbüslerle bilhassa benim üzerimde büyük baskılar yapılmak isteniyordu. Bir gün, eski Osmanlı Hariciye nazırlarından Noradunkyan Efendi, Lozan Palas'a gelmiş. Benimle konuşmak istediğini söylediler. Yanında birisi vardı, geldiler. Noradunkyan Efendi, yanındaki zatı takdim etti. Zannediyorum Paşalyan isminde bir efendi idi. Eski Ermeni ihtilalcilerindenmiş... Noradunkyan Efendi ile münakaşa bu tarzda başladı. Paşalyan Efendi söze karıştı... Nihayet Paşalyan Efendi’nin sözlerini, Noradunkyan Efendi bağladı: Biz Ermeni yurdu isteriz, dedi. Nasıl şey o Ermeni yurdu diye sordum. Türkiye’nin bir yerini ayıracaksınız, tarzında izah etti… Noradunkyan Efendi şöyle dedi: ‘Nerede olursa olsun, Ermeni yurdu olarak bize bir yer verin. Biz orada toplanalım, orada yaşayalım.Ne münasebet dedim. Nasıl toplanacaksınız? Hiç görülmemiş bir şey… Nereden çıkardınız bunu? Böyle yumuşak üslupla konuştum. Uzun boylu ısrar etti, çok ısrar etti. Çok tecrübe ettik, yapamayız, dedi. Sözleri gittikçe sertleşti, tehdit edici ifadeler kullanmaya başladı. Elimizden geleni yapacağız, bırakmayacağız. Böyle söylüyordu. Noradunkyan Efendi tehdit edici ifadelerle yaptığı konuşmayı bitirince, kendisine dedim ki: ‘Dinle! Şimdi ciddi konuşalım. Sizin benimle görüşmenizi ben ciddiye aldım. Bir vatanın evlatları olarak Türklerle Ermenilerin münasebetlerini bundan sonra iyi bir halde tanzim etmek için hakikaten faydalı olabilirsiniz zannettim. İstifade ederim ümidi ile sözlerinizi ciddi olarak dinledim. Fakat istedikleriniz kabili tatbik olmayan, tasavvuru, kabulü caiz olmayan bir mahiyettedir. Memleketimizin bir kısmını ayırıp size suni bir vatan ve devlet olarak vermek gibi bir teklif ileri sürüyorsunuz. Biz bunu düşünemeyiz, kabul edemeyiz, yapamayız. Sizin başka bir sözünüz var mı? Hayır, başka bir sözümüz yoktur, dedi...

İsmet Paşa, Noradunkyan Efendi ile görüşmelerini Ankara’ya da şöyle bildirecekti: “Noradunkyan Efendi geldi. Muhacirler için Ermeni yurdu istedi. Nasihat ettik…''
Benzer biçimde Rıza Nur da hatıralarında o günü anlatmaktadır: '' Noradunkyan Efendi bizi ziyaret etmek istedi. Kabul ettik, geldi. Bu zat bizim Âyan azasından idi. O vakitten tanırım, görüştüğüm adamdı. … Söylemeye muktedir olamadı… Hüsnü muamele ettik. Nihayet sükûnete geldi ve şöyle söylemeye başladı: ‘Benim bütün vücudum Türk nimetiyle vücuda gelmiştir. Yalnız ben değil; babam, babamın babası da öyle. Hep Türk memuru, bu sebeple Türk’e minnettarım, sadığım…’ Durdu, ağzında bir şey geveledi, söylemedi. Nihayet söyledi. Hülasası şu: ‘Ermeniler pek perişanmış. Onlara Cebeli Bereket (Kilikya) havalisini yurt olarak vermeliymiş.’ … Bu adam yıllardan beri bu kadar dolaşmış, uğraşmış, Ermeni yurdu alamamış. Biz de Lozan’da bunu türlü şiddetle reddettik.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar