3 Şubat 2017 Cuma

21.11.1922 Lozan'da İç Tüzük görüşmeleri



Ouchy, İsviçre'nin yirmi altı kantonundan birisi olan Vaud Kantonu'nun, başkenti Lozan şehrinin, Leman Gölü kıyısındaki bölgesinin/semtinin adıdır. Burada 12,yy'da inşa edilmiş olan ve 18,yy'da restore edilmiş olan Ouchy Şatosu, daha sonra otele dönüştürülmüştü. Şato Oteli, İsviçre Hükümeti tarafından Lozan görüşmeleri için tahsis edilmişti. Günümüzde de otel olarak kullanılan tesisin güncel durumunu görmek için ekteki linke bakabilirsiniz. http://www.chateaudouchy.ch/fr/index.php


21 Kasım 1922 Salı sabahı, güzel bir havada, saat 11,00'de, konferansın açılış töreninden sonraki ilk resmi oturumu burada açıldı. Otelin etrafında yine polis güvenlik önlemleri almıştı ve dört tarafı meraklı bir halk kalabalığı ile sarılmıştı. Konferansın Lozanlılarda büyük ilgi uyandırdığı,onların iki günden beri gösterdikleri hareketlerden açıkça fark ediliyordu. Otelin kulesine İsviçre bayrağı çekilmişti.
Meraklı Lozanlılar

11.00'e doğru delegeleri taşıyan otomobiller gelerek şatonun kapısında durmaya başladı. Konferansa ilk gelen bir önceki gün olduğu gibi yine Venizelos'du. Az sonra Japonlar, İtalyanlar, Fransızlar,Türkler ve nihayet Lord Curzon göründü. Bu oturumda şu delegeler hazır bulundular ;
  • Türkiye ; İsmet Paşa, Rıza Nur Bey ve Hasan Bey
  • İngiliz İmparatorluğu ; Lord Curzon of Kedleston(Dışişleri Bakanı) ,Sir Horace Rumbold(İstanbul'da İngiliz fevkalade komiseri)
  • Fransa ; MM Barrère(Roma Büyükelçisi) ve Bompard(İstanbul eski Büyükelçisi)
  • Yunanistan ; Venizelos ve Caclamanos(Londra Büyükelçisi)
  • İtalya ; Marki Garroni(İstanbul eski Büyükelçisi) ve M.Lago
  • Japonya ; Baron Hayashi ve M.Otchiai
  • Romanya ; Duca (Dışişleri Bakanı)ve Diamendy(Paris Büyükelçisi)
  • Yugoslavya ; Nintchitch(Dışişleri Bakanı) ve Rakitch
  • ABD ; Joseph Clark Grew(Amerika'nın Ankara Büyükelçisi) ve Richard Washburn Child 
Ayrıca kırk kadar danışman da oturumda yer alıyordu. Bunlardan yedisi Türktür; Münir Bey,Zekai Bey, Mustafa Şeref Bey,Veli Bey,Tahir Bey,Muhtar Bey ve Tevfik Bey.

Château d'Ouchy / Uşi Şatosu
Saat 11.00'de başlayan ilk görüşme, Lord Curzon'un geçici başkanlığında açıldı. Bir gün önceden delegelere 10 maddelik bir iç tüzük örneği dağıtılmıştı. Lord Curzon, gündeme geçmeden ,konferansa karşı gösterdiği misafirperverlikten dolayı İsviçre Hükümeti'ne , Vaud Kantonu'na, Lozan şehri memurlarına konferans adına bir daha teşekkür etti. Diğer delegeler de bu teşekküre katıldılar.

İç Tüzük maddelerinin görüşülmesine başlamadan önce, Konferans için resmi bir dil belirlemek gerekiyordu.  Lozan Tutanaklarında dil sorununa dair bakış açışı ve çözüm şu şekilde yer alacaktı ; '' Lord Curzon, konferansta konuşulacak diller sorununa geçti. Üç resmi dil vardır; Fransızca, İngilizce ve İtalyanca. Lord Curzon'un konferanslardan edindiği tecrübeye göre, konuşmaların bir kaç dile çevrilmesi çok fazla vakit kaybına yol açmaktadır. Temsilciler heyetinin çoğu Fransızcayı anladığına göre, Fransızca yapılan konuşmaların tercüme edilmesi lüzumsuz olacaktır; öteki dillerde yapılmış konuşmaların çevirisi yeterli olacaktır. Bununla birlikte temsilcilerden birisi Fransızca yapılan konuşmayı anlamayacak olursa,gerek konuşma sırasında, gerek konuşmadan sonra bunun bir çevirisini ya da yeterli görürse bunun bir özetini isteyebilecektir. ''   

Fransızca, Konferansın resmi dili olarak belirlendikten sonra,oturum başkanı Lord Curzon, bir uzmanlar komitesi tarafından hazırlanmış olduğunu söylediği iç tüzük tasarısının görüşülmesinin bugünün ilk konusu olduğunu söyledi. Bu tasarı, Temsilci Heyetlerine bir gün önce dağıtıldığı için tekrar okumaya gerek olmadığını belirtip, maddelerin tek tek ele alınıp görüşülmesini teklif etti. Konferans öncesi hazırlanan ve heyetimizin bir gün önce haberdar olduğu bu tasarı; Konferansın bir hafta rötarlı başlamasından sonra bize yapılacak sürprizlerle doluydu...Tasarı maddeleri görüşülürken, Lord Curzon önderliğinde, konferans açılışından iki gün önce bir araya gelen,Müttefik Devletler temsilcilerinin boş durmadığı anlaşılacaktı.

Birinci madde ile tüzük çalışmaları başladı. Bu maddede Konferansa katılan devletlerin sayıldığını söyleyen Lord Curzon, buna dair,bir karşı görüş öne sürüleceğini sanmadığını söyleyince İsmet Paşa'dan ilk itiraz geldi. Birinci maddede isim olarak belirlenen ''Yakındoğu İşlerine İlişkin Konferans'' tanımına  itiraz eden  İsmet Paşa, adının  ; '' Lozan Konferansının İç Tüzük Tasarısı'' olması gerektiğini söyledi. Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan Boğazlar meselesi ile ilgili görüşmelerde Rusya,Ukrayna ve Gürcistan'ın temsil edilmeleri zorunluluğu üzerine ısrar etti. Üçüncü fıkraya ilişkin olarak da Türk Temsilci heyetinin, yetki belgesi bakımından, yukarıda yer alan notalarda ön görülmemiş ve belirtilmemiş Devletlerle görüşmelere yetkisi olmadığını bildirdi.Bu yetki hatırlatmasıyla, Konferansın ilerleyen günlerinde özellikle Ermenileri sürekli görüşmelere dahil etmeye çalışacak olan Müttefik Devletlere en başta net bir mesaj verilmiş olunuyordu. İsmet Paşa'nın itirazı üzerine konferansın adı ''Yakındoğu İşlerine İlişkin Lausenne Konferansı'' olarak kabul edildi. Karadenize kıyısı olan devletlerin de Boğazlar Meselesine sıra gelince davet edileceklerine dair İsmet Paşa'ya güvence verildi

Ardından delegelerin sayısını tayin eden ikinci maddeye geçildi. Her ülke davet edilirken, iki delege ile gelmesi söylenmişti. Ancak TBMM üç delege seçmişti. Lord Curzon, bu durumun uygulamada bir sorun yaratmayacağını söyleyip '' Üçüncü kişi delegelerin yanında uzman ya da danışman olarak bulunabilir '' diye öneride bulununca İsmet Paşa yine itiraz etti. ''Üçüncü kişiyi Büyük Millet Meclisi delege olarak seçti '' diyerek ısrar edince isteği kabul edildi. Üçüncü delegemiz Hasan Saka idi. 
Mösyö Massigli

Üçüncü madde ise konferans başkanlığını dönüşümlü olarak müttefiklere bırakıyor ve bir genel sekreter tayin ediyordu. İsmet Paşa bu duruma da itiraz edince '' bunun davet eden devletlere verilen bir hak olduğu'' cevabını aldı..İsmet Paşa, '' Türkiye'nin daha önce bu görüşmeler için bu devletleri İzmir'e davet ettiğini bu nedenle 'davet eden devletlerden biri sayılabileceğini '' söyledi. Kabul edilmedi. Başkanlık konusunda teklifi kabul edilmeyince,Türk heyetinden birinin Genel Sekreterliğe seçilmesi gerektiğinde ısrar etti. Ancak bu görev için Lord Curzon, Mösyö Massigli'yi önerdi. Sonrasında İsmet Paşa'nın da onayı ile Fransız diplomat Rene Massigli, genel sekreterliğe seçildi. Massigli'nin işi zordu. Rıza Nur Bey, anılarında onu şöyle anlatacaktı: '' Her celse sonunda,  Massigli bir tebliğ hazırlardı. Celse biter bitmez, okurdu; onaylanırdı. Bu adamın dirayetini her zaman takdir ederdim. Celse bittiği vakit tebliğini hazırlamış olurdu, derhal okurdu ve müzakerenin esas noktalarını şayan-ı hayret bir surette toplamış ve özetlemiş olduğu görülürdü.''

Dördüncü Madde '' Sekreterlik kurulur kurulmaz, her temsilci, yetki belgeleriyle birlikte Temsilci Heyetini meydana getiren kişilerin isimleri, unvan ve sıfatlarını gösteren bir çizelgeyi Genel Sekretere sunacaktır. Genel Sekreter, yetki belgelerini incelemekle görevli olacak ve gerekirse aşağıda belirtilen Küçük Hukuk Komitesi'nin bu konuda yardımını isteyebilecektir. '' diyordu. Kimse, söz almaksızın kabul edildi. 

Tüzüğün beşinci maddesi,konferansta görüşülecek tüm işlerin üç ana komisyon tarafından incelenmesini içeriyordu. Her komisyonda davet eden devletlerden birinin baş delegesi başkanlık yapacaktı.
  • Birinci Komisyon ; Ülke ve Askerlik Sorunları Komisyonu / Boğazlar Rejimi
  • İknci Komisyon ; Türkiye'de yabancıların ve azınlıklar rejimi ile ilgili 
  • Üçüncü Komisyon ; Maliye ve iktisadi sorunları ile ilgili / Limanlar ve demiryolları / Sağlık sorunları 
Lord Curzon, meselelerin asıl bu komisyonlarda görüşüleceğini ve sonra sonuçları almak üzere genel toplantılar yapılacağını belirtti. Sonra da birinci komisyona kendisinin, ikinci komisyona İtalya başdelegesi Marquis Garroni'nin,üçüncü komisyona da Fransa baş delegesi Barrère'in başkanlık edeceğini bildirdi. 

Komisyon başkanlıklarındaki dağılım dikkat çekiciydi. Her ülke kendisini en çok ilgilendiren konuyla ilgili komisyona başkanlık edecekti. İsmet Paşa komisyonların çalışma tarzına değil de bu başkanlık meselesine itiraz edince Lord Curzon ,bunun Türk heyetine karşı bir nezaketsizlik olarak anlaşılmamasını ,davet eden devletlerin konferansın sorumluluğunu yüklendikleri için başkanlıkları üzerlerine almak zorunluluğunu hissettiklerini söyledikten sonra '' Kaldı ki alt-komisyonlar sayıca pek çok olacaktır.Şu ya da bu alt komisyonun,Türk Temsilci heyetinden bir üyeyi kendisine başkan olarak atamasında hiçbir güçlük görmüyorum ''  diyerek  'ağza bir parmak bal çalmak' atasözümüze uygun bir açıklama yapma gereği duyacaktı.

Altıncı Madde, '' Konferansın varacağı sonuçları birbirine bağlamak, bunların kesin olarak kaleme alınmasını sağlamak ve kendilerinden istenecek het türlü hukuki bilgileri vermek üzere yetenekli ve az sayıda hukukçulardan oluşmuş bir yazı komitesi kurulacaktır. Bu komite, bir İngiliz, bir Fransız, bir İtalyan, bir Japon ve bir Türk ( Fransızca ve İngilizce metinlerde Ottoman yazılmış.) temsilciden meydana gelecektir.'' diyordu. İtiraz olmadan kabul edildi. 

Yedinci maddeye göre görüşülecek konuların önceden Temsilciler heyetinin bilgi edinmelerini sağlamak amacıyla tartışmalardan önce sunulmasına önem verilecekti. Her ne kadar Konferans Tutanaklarında VII. Madde görüşmelerine dair '' Lord Curzon, tecrübelerine göre, görüşmelerin iyi yürümesi için, Konferansça tartışılacak tekliflerin ,Temsilcilerin Heyetinin bilgi edinmesini sağlamak amacıyla, tartışmalardan önce sunulmuş olmaları çok önemlidir.'' dediği kayıt edilmiş olsa da; Konferansın ilerleyen günlerinde bu durum İngilizler tarafından bir çok sefer, koz olarak kullanılmaya başlanacaktı. Lord Curzon, görüşülecek konuyu Türk heyetine son anda haber vererek hazırlıksız yakalamaya çalışarak ayrı bir baskı kurmayı deneyecekti.

Sekizinci Madde, '' Bir oturumun gündemindeki sorunlara ilişkin bulunan ve yapılmakta olan görüşmelerden doğan teklifler ve değişiklik teklifleri dışında, Konferans üyesi Tam-Yetkili temsilcilerden gelen dilekçeler, teklifler ya da belgeler Genel Sekreterliğe gönderilecek ve Genel Sekreter, bunların dağılımını yapacaktır...'' ... Bu madde de itiraz olmadan kabul edildi.

Dokuzuncu madde 'konferans çalışmalarının kamuoyuna duyurulması ,Genel Sekreterlikçe hazırlanacak resmi bildiriler ile yapılacaktır.' diyordu. Lord Curzon,görüşmelerin gizli tutulmasını savundu ve Fransızlar onu destekledi. İsmet Paşa, kendi hesabına herkese açık tutulmasından yana olduğunu fakat çoğunluğun bu konudaki görüşüne katılacağını belirttikten sonra '' ancak Türk Heyeti hazırlanan bildiri metnine katılmadığı hallerde ayrıca bir basın bildirisi yazma ve yayınlama hakkına sahiptir''  demeyi ihmal etmeyecekti.Genel sekreterlik bildirilerinin genel nitelikte bilgileri kapsaması kabul edildi.Yani gizli görüşmeler açıklanmayacaktı. Ancak Konferansın ilerleyen günlerinde bu maddeye uyulmadığına defalarca şahit olacağız.

Onuncu Madde, '' Sekreterlikçe kaleme alınmış protokoller, Genel Sekreterce imzalanıp, geçici bir örnek şeklinde, her Temsilci Heyetine, en az üç kopya olmak üzere, en kısa sürede dağıtılacaktır.
Çalışmaları hızlandırmak amacıyla, yukarıdaki şekilde önceden yapılmış bu dağıtım, oturumların başlangıcında protokollerin okunması yerine geçecektir.
Dağıtımı izleyecek kırk sekiz saat içerisinde Temsilciler tarafından bir değişiklik yapılması istenmemiş olursa, metin uygun bulunmuş kabul edilerek, arşive konulacaktır. '' Bu madde de itiraz olmadan kabul edildi.

Görüşmelerin sonunda söz alan Richard Washburn Child , Amerikan Temsilci Heyeti adına bir açıklama yaptı. Amerikan delegelerin müzakerelere katılacaklarını, görüşlerini söyleyeceklerini, ancak oy kullanma hakkı, başkanlık, ya da herhangi bir görev yüklenmek ya da herhangi bir antlaşmayı veya raporu imzalamak istemediklerini açıkladı. Sadece oturumlara katılarak, 'açık ve özlü konuşmalarla' görüşlerini söyleyecek yani 'gözlemci' olarak katılacaklardı. Bu açıklamadan sonra, Lord Curzon, Amerikan Temsilcilerinin de Konferansa katılmasından duyduğu, memnuniyeti dile getirecekti.

Ouchy'de toplantının yapıldığı salon
Konferansın ilk günü yapılan bu sabah toplantısı, saat 13.05'de tüzük çalışmaları içerisinde sona erdi.

İsmet Paşa, konakladığı Lozan Palas'a dönerken diğer delegeler Lord Curzon'un Poincaré ve Mussolini şerefine, İngiliz heyetinin konakladığı, Beau Rivage Otel'inde verdiği davete gittiler. 

16.00'da yeniden toplandılar. Lord Curzon ve İsmet Paşa arasında iç tüzük maddeleriyle ilgili son itiraz ve bunlara verilen kısa cevaplar içeren konuşmalardan sonra Fransa baş delegesi Barrèreİtalya baş delegesi M.Garroni ve Japonya adına da baş delegeleri Baron Hayashi söz aldılar. Diplomasinin önemine, uzlaşmaya ve barışa olan ihtiyaca dair kendi bakış açılarını anlattıkları birer konuşma yaptılar. Böylece dün konuşma yapan Lord Curzon ve İsmet Paşa'dan geri kalmamış oldular. Oturum 16.40'da sona erdi.

İlk resmi görüşmelerin yapıldığı gün henüz bitmemişti. Lord Curzon'un daveti üzerine, İsmet Paşa onu ziyaret etmişti. Bu ziyaret, aralarındaki ilk özel görüşme olacaktı. Bu görüşmedeki dikkat çeken konuşmalar olacaktı;

Lord Curzon : Türkler için en önemli sorun hangisidir?

İsmet Paşa: Sorunların hepsi birbirine bağlı, hepsi aynı derecede önemli, bunların ortak noktası da tam bağımsızlıktır. İngiltere için en önemli sorun nedir?

Lord Curzon : (gülerek) Barış. Noel yortusunu ülkemde geçirmeyi arzu ettiğim için çalışmaların o zamana kadar bitirilmesini diliyorum.

İsmet Paşa : Bu sizin elinizde. İsterseniz bir saatte bu sorun biter.

Lord Curzon : Aynı şey sizin için de aynı biçimde elinizdedir.

İsmet Paşa, Yunanlıların Anadolu'da neden olduğu tahribattan ve bunların tamirinden bahsettiğinde; '' Yunanlılar da sizin tahribinizden bahsediyor; her ikiniz söylersiniz, biz tarafsız biçimde dinleriz.'' diyen Lord Curzon; İsmet Paşa'nın dün ve bugün yaptığı konuşmaların üslubunun biraz sert olduğundan şikayet ederek, birbirlerine sert konuşmalar yapmamalarını rica edecekti. İsmet Paşa da sözlerinin 'Izdırap çekmiş bir milletin şikayetleri ' olduğunu söyleyecekti.

Yine bu görüşmede Lord Curzon, ilk kez ''Yunanlılara karşı zafer kazandınız. Ancak Müttefiklere karşı kazanmadınız.'' diyecek, İsmet Paşa'dan ''Ben buraya Mondros Mütarekesi'nden değil Mudanya Mütarekesi'nden geliyorum'' cevabını alacaktı. Konferansın sonraki günlerinde, bu karşılıklı balans ayarı yapma diyaloğu, hiç değişmeden, pek çok kez tekrarlanacaktı.

Görüşmenin sonunda,İsmet Paşa'ya iade-i ziyaret sözü veren Lord Curzon, kendisiyle sık sık bu şekilde görüşmek istediğini söyleyecekti. İsmet Paşa, Ankara'ya gönderdiği, Lord Curzon'u ziyareti ile ilgili raporunda '' Sorunun dış görünüşü, fırtınadan önceki yel niteliğindedir.'' diyecekti.

İlk günün sonunda Amerikalı Delege Grew, Günlüğüne göz atalım;  ''...İsmet'in durumuna sempati duyuyorum. Galip bir ülkeyi temsil ediyor ama yenik düşmüş bir düşman gibi muamele görüyordu...''
Bu,çok doğru bir durum tespitiydi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar