4 Şubat 2017 Cumartesi

22.11.1922 Lozan'da Trakya Sınırımız Görüşülmeye Başladı



Edirne ile Dimetoka hattı


22 Kasım 1922 Çarşamba günü İsmet Paşa'ya Ankara'dan çok önemli bir telgraf geldi. Çerkez Ethem, sağ kolu Eşref ve adamlarının İsviçre'ye gittikleri ve kendisine suikast düzenleyebilecekleri uyarısı yapılıyordu. Gazi Mustafa Kemal ve Rauf Orbay imzalı telgrafta 'bu durumu İsviçre makamlarına haber verin,suikastçileri tutuklayıp sınır dışı etsinler' deniyordu.

Çerkes Ethem,adamlarıyla Kuvay-i Milliye adına
çok önemli hizmetler yaptı.Yozgat'daki Çapanoğlu
İsyanı'nı bastırmanın verdiği öz güvenle; henüz düzenli ordu
 kuvvetlerinin de yeterli olmaığını düşünerek  Mustafa Kemal'den
İsmet Paşa'nın yerine kendisini Batı Cephesi Kumandanı
 yapmasını istedi.Kabul edilmeyince araları açıldı.Sonra da 
Yunan tarafına geçti ve karşı taraf için savaştı.İzmir alındıktan 
sonra yurt dışına kaçtı.(Nutuk'da bu süreçler anlatılmaktadır.)

İsmet Paşa Lozan'a vardığı ilk günlerde yani 14 Kasım'da da bir suikast haberi almış ve Ermenilerin kendisine suikast hazırladıkları bildirilmişti.

Ouchy Şatosu'nda;bir haftalık gecikme ve iki günlük açılış ve tüzük çalışmalarından sonra Yakındoğu İşlerine İlişkin Lozan Konferansı'nın ilk toplantısına; Lord Curzon'un başkanlığındaki Sınırlar Komisyonu ile ilgili görüşmelerle sabah 10.30'da başlandı.

Konferans açıldığında ilk göze çarpan salonun kalabalıklığıydı. Başta Lord Curzon ve İngilizlerin ikinci delegece Sir Horace Rumbold ile on üç İngiliz danışman, onun yanında Fransa Başdelegesi Barere ile ikinci delegeleri Bombard ile yine on üç Fransız danışman, daha sonra aynı şekilde İtalyan delegeleri ve İtalyan danışmanları, Japonlar, bütün Balkanlar (Yunanlılar,Bulgarlar,Yugoslavlar) büyük bir topluluk halinde hazırdılar.

Bu durum, karşı taraftaki Türk delegeleri ve danışmanları ile karşılaştırıldığında orantısız bir görüntü oluşturuyordu. Bu tablo Türk Heyeti'nin işinin zorluğunu çok net biçimde gösteriyordu.

Lord Curzon , meşhur bastonuyla
İngiliz Lordu Curzon salona meşhur bastonuyla gelmişti. Eklemlerinden rahatsız olduğu için tüm konferanslarda bastonuyla katılıyordu. Bastonuna dayanarak başkanlık koltuğuna kadar geldikten sonra yerine oturur,bastonunu kaldırıp masasının üzerine koyar ve sonrasında bir görevli küçük bir tabureyi getirip lordun ayaklarının altına yerleştiriyordu. Tüm bu ritüel tamamlandıktan sonra İngiliz Lordu ' La seance est ouverte !..' (Oturum Başlamıştır!..) diye Fransızca açılışı yapar sonra tüm konuşmalarını İngilizce yapıyordu. O andan itibaren yanındaki katibi hızlı bir biçimde söylediklerini Fransızca'ya çevirmeye başlıyordu.

Toprak,Boğazlar ve askerlik ile ilgili komisyonun ilk toplantısı bu şekilde açıldı. Lord Curzon, komisyonun çalışmalarına Türkiye'nin Avrupa'daki sınırları yani Trakya meselesi ile başlanacağını söyleyerek ilgili devlet delegelerini görüşlerini açıklamaya davet etti.

Karaağaç - Edirne
İlk sözü alan İsmet Paşa ; Karadeniz'den Meriç ağzına kadar Trakya sınırının 29 Nisan 1913 tarihli İstanbul Anlaşması'nın 7. maddesine uygun biçimde tanzim edilmesini talep etti. Buna göre Karaağaç-Mustafapaşa Köprüsü-Dimetoka-Simelin parçasını ve Doğu Trakya'nın güvenliği için Batı Trakya'nın da halkın oyuna başvurularak bağımsızlığını istemiş oluyordu.
Devletlerin 24 Eylül 1922 tarihli notalarıyla ve Mudanya Anlaşması'yla Doğu Trakya'yı,Edirne'de içinde olacak şekilde Türkiye'ye vermeyi kabul ettiklerini söyleyerek şehrin bir mahallesi olan Karaağaç'ın da Türkiye'ye bırakılması gerektiğini ve Meriç'in batısında yaşayan halkın çoğunun Türk olmasının da talebini haklı kıldığını vurguladı.
Dr Nihat Reşat 

İsmet Paşa,bu oturumda Türkçe konuşuyor ve Dr Nihat Reşat Fransızca'ya tercüme ediyordu. Sonrasında Lord Curzon , Türk talebini özetledi ;

  1. Doğu Trakya için 1913 sınırı,
  2. Batı Trakya için halk oyuna müracaat.


Elefterios Venizelos

Ardından sözü Venizelos'a verdi.Giritli bir avukat olan Venizelos sözlerine 1914'den 1.Dünya Savaşı'nda olanları anlatarak başladı. İlk saldıran Yunanistan değil Türkiye'dir dedi. Yunanistan'ın sadakatini övdü,İtilaf Devletleri'ne hizmetlerini saydı. Savaş sorumluluğunun Yunanlılara yüklenemeyeceğini anlattı. 1.Dünya Savaşı'ndan zaferle çıkınca Yunanistan'ın isteklerinin İtilaf Devleteri'nin prensipleri ile uyuşması nedeniyle Doğu Trakya'yı ve İzmir bölgesini almaya kalktıklarını açıkladı. Trakya'da ve İzmir'de Balkan Savaşları sonuna kadar Türk çoğunluğu olmadığını iddia etti. Sonra işi iyice abartarak Anadolu birliği fikrinin kıymetsiz olduğunu ileri sürerek ''Balkan yarımadasında bir çok devlet olduğu halde Anadolu'da neden üç devlet kurulmasın? Doğuda Ermeni,Batıda Rum ve kalan kısım da Türk devleti..'' diyerek saçmalamayı sürdürdü.

Bundan sonra İzmir'e Yunanistan'ın kendiliğinden gitmediğini,İtilaf Devletleri'nin onları davet ettiğini tekrarladıktan sonra 'Doğu Trakya'yı Türklere bırakmayı kendim tavsiye ettim ve Yunan Hükümeti'nin delegelik görevini bu şartla kabul ettim. Ancak şimdi Türkler Meriç'in diğer kıyısına da geçmek ve Batı Trakya için de halk oylaması istemelerine hayret ediyorum.' dedi.

Finalde 'Yunanistan hatalarının cezasını çekmiştir. Kendisinden fazl abir şey istenemez!.' diyerek sözlerini bitirdi. Sonrasında Lord Curzon İsmet Paşa'ya Batı Trakya'nın tamamını isteyip istemediğini sordu. Hayır cevabını alınca Batı Trakya sınırı ile göüşlerini öğrenmek istediğini belirtti. İsmet Paşa, ''uzmanlarımla görüştükten sonra bildiririm.' dedi. Günün ilk bölümü saat 13.00'de bu sözlerden sonra bitti.
Stambuliyski

Öğleden sonra 16.00'da başlayan ikinci bölümde Bulgar Başbakan Stambuliyski ilk sözü aldı. Bulgaristan'ın Ege denizine çıkışı için bir yer talep etti ve Trakya konusundaki Bulgar görüşlerini dile getirdi. Ardından söz alan Yugoslav delegesi Nintchitch Türklerin Meriç'i geçmemesi gerektiğini bu nehrin güvenlikleri için bir sınır oluşturduğunu vurguladı. Yuguslav delegeden sonra konuşan Romen delegesi Duca da Yunan ve Yugoslav görüşlerini savunan bir konuşma yaptı.

Sonrasında Curzon tüm konuşmaları toplarlayarak 'Karaağaç'ın Türkiye'ye verilemeyeceğini, Meriç sınırının geçilemeyeceğini, Balkanlar'da barış ve güvenliğin devamı için Türkiye'nin kuzayinde Bulgaristan ,batısında Meriç Nehri sınır olmak üzere her iki tarafın 25 kmlik kısmı askerden arındırarak tarafsız bir bölge şekline sokulması gerektiği düşünülüyor. İsmet Paşa'ya 'sizin görüşünüz nedir?' dedi. Paşa,ertesi gün cevap vereceğini tekrarladı.Ve oturum yarın devam etmek üzere son buldu.

Romen Delegeler ; Duca (sağdaki)
ve Diamendy

İsmet Paşa bugün görüşmelerde olan herşeyi Ankara'ya bildirirken Lord Curzon da İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği telgrafta şöyle diyordu;

Sınırlar Komisyonu'nun ilk toplantısı yapıldı. Toplantı,Türklerin savaş öncesi bütün Trakya sınırlarının değiştirilmesi ve Batı Trakya'da halk oylaması yapılması istekleriyle açıldı. Venizelos, Karaağaç konusunda Türklere gereken cevabı verdi. Romanya adına Duca ve Sırbistan adına Nintchitch Müttefiklerin yanında yer aldılar. Müttefik delegeler ile benim odamda önceden yarım saatlik bir toplantı yaptık. Trakya sınırlarıyla ilgili anlaşmaların yırtılıp atılmasını reddetmeli ve Meriç sınırını kabul etmeliyiz dedim. Sapasağlam bir müttefik olduğumuzu Türklere gösterdik.

Başdelegemiz İsmet Paşa ve onun sağ tarafında,elinde bastonu ile
Rıza Nur Bey



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar