5 Şubat 2017 Pazar

23.11.1922 Türk'ün Türk'den Başka Dostu Yok Maalesef



Leman Gölü kenarındaki Ouchy Şatosu

23 Kasım Perşembe günü askerlik,topraklar ve Boğazlar ile ilgili konuların görüşülmesi için kurulmuş olan Lord Curzon başkanlığındaki Birinci Komisyon sabah 11.00'de yeniden başladı.
Türk Heyeti'nin bu toplantı için hazırlığı gece 03.00'de bitmişti.

Amaç dün başlayan Türkiye'nin Trakya sınırı ile ilgili görüşmelere devam etmekti. Dün yapılan görüşmelerde Balkan devletleri temsilcilerinin görüşlerine cevap vermek için bugün söz İsmet Paşa'daydı. Dünkü oturumda Paşa Türkçe konuşuyor, Dr Nihat Reşat Bey sözlerini Fransızca'ya çeviriyordu. Türk Heyeti bu durumun vakit kaybına ve söylenen sözlerin etkisini kaybolmasına neden olduğunu düşündüğü için yöntem değişikliği yaptı. İsmet Paşa bugün yapacağı konuşmayı yazarak hazırladı. Lord Curzon , ''Türk delegelerinin verecekleri cevabı dinlemek istiyoruz.'' dediğinde , önceden hazırldığı yazılı konuşmasını cebinden çıkararak okumaya başladı. Paşa'nın yaptığı değişiklik dinleyicileri şaşırtmış ve daha ilgili bir biçimde dinlemeye başlamalarını sağlamıştı.

İsmet Paşa,sözlerine Venzelos'a cevap vermekle başladı. Venizelos'un dün meseleleri I.Dünya Savaşı'ndan itibaren ele alma şeklinin çok mantıklı olmadığını, Osmanlı - Yunan sorununu anlamak için daha gerilere gitmek (30 sene kadar) gerektiğini anlattı. 'Ancak bunları konuşmanın artık bir anlamı yok,bunları konuşmak barış görüsmesi yaparken bize bir şey kazandırmaz, üstelik barıştan uzaklaştırır' dedikten sonra Yunan-Türk Savaşı'nın 1919 Mayıs'ında Yunanlıların İzmir'e asker çıkarmalarıyla başladığını yani dün Yunanlıların söylediği gibi önce Türkiye saldırdı savının doğru olmadığını, İzmir'in işgalinden sonra Türkiye'nin kendini savunmak için insan üstü fedakarlıklara katlanmak zorunda kaldığını söyledi. Dün mağdur edebiyatı yapan ve savaş nedeniyle cezasını çektiğini iddia eden Yunanistan'ın olanlardan sorumlu olduğunu vurguladı.






Neuilly (Nöyyi) Antlaşması 
(27 Kasım 1919)
İtilaf Devletleri ile Bulgaristan arasında imzalanmıştır.
Bu antlaşmaya göre Bulgaristan;
1- Güney Dobruca’yı Romanya’ya bırakacaktır.
2- Gümülcine ve Dedeağaç’ı Yunanistan’a verecektir.
3- Tsaribrob ile Strumitsa bölgesini Yugoslavya’ya bırakacaktır.
4- Bulgaristan’da mecburi askerlik kaldırılmıştır.
5- Ordusu 25.000 kişi ile sınırlandırılmıştır.
6- Deniz ve hava kuvveti kurması yasaklanmıştır.
7- Ağır savaş tazminatı ödemeye mahkum edilmiştir.
8- Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmiştir.


İsmet Paşa, Batı Trakya'nın durumunun Neuilly Anlaşması ile açıkta bırakıldığını anlattı. Bu bölgenin kaderini belirlerken 'halk oyu'na başvurulması gerektiği iddiasını tekrarladı. Yunanlıların işgal ettiği yerlerde Türk Halkı'na yaptıklarına şahit olduğu için Batı Trakya'daki Türklerin bunları yaşamasını istemediğini söyledi. Yunanlıların burada Rumların çok olduğu iddiasını çürütmek için istatistiklerle nüfus dağılımları hakkında bilgi verdi. ''Venizelos  burada Türkler az olduğunu iddia ediyor,o halde  halk oylamasından neden korkuyor ?'' diye sordu. Doğu Trakya için 1913 sınırlarını istediğini tekrarladı. (Türk heyetine Lozan’a hareketinden önce verilen kısa bir talimatın 5. maddesinde “Trakya sınırı: 1914 sınırı elde edilmeye çalışılacak” ifadesi vardı ve Paşa bunu savunmaya devam ediyordu.)

1913 Balkanlar
İstanbul Antlaşması, 29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan Krallığı arasında II. Balkan Savaşı sonunda yapılmış bir antlaşmadır.
Bu antlaşmanın bazı şartları şunlardır:
  1. EdirneDimetokaKırklareli Osmanlılarda kalacak.
  2. Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’a bırakılacak.
  3. Meriç Nehri iki ülke arasında sınır kabul edilecek.
  4. Bulgaristan Krallığı'ndaki Türkler'in siyasidini ve sosyal hakları korunacak.










İsmet Paşa,Yugoslav delegesinin Meriç Nehri sınır olsun önerisini de 'Meriç'in Edirne'nin ortasından geçtiğini unutuyor!..Bir şehir merkezi başka ülkede,mahallesi başka ülke idaresi altında olmaz.' diyerek cevapladı.

Bulgarların Ege için bir çıkış istemelerinin gerekliliğine inandığımızı söyledi.

İngiliz General Harington
Mudanya Konferansı'nda İngiliz General Harington ile Fransız General Monbelli'nin Karaağaç'ın Türkiye'ye verileceği yönündeki vaadlerini hatırlattı ve sözlerin tutulmasını ümit ettiğini söyledi. Dr Rıza Nur 'Mudanya'da İngiliz delegesi Karaağaç'ı da Edirne ile birlikte alacağımızı söylemişse de anlaşma metninde kaydı yoktu. Gaflet edilip, bu kayıt yapılmamıştı. Lafa itibar yoktur. Bazen imzalarına bile itibar etmeyen Avrupalı diplomatlar laf dinler mi? Lord Curzon bu durumu bir telgraf ile İstanbul'daki General Harington'a sordu. Gelen cevap İsmet Paşa'nın dediği gibi değildi.' diye anlatıyor o gün olanları.

İsmet Paşa, 'İç Tüzük hazırlanırken gizli görüşmeler yayınlanmayacak,basına Genel Sekreter Mösyö Massigli'nin hazırladığı ortak basın beyanının verileceğine karar vermiştik ama Venizelos'un konuşmasının tamamını gazetelerde gördük' diyerek tepki gösterdi. Venizelos kendisinin bunu basınla paylaşmadığını söyleyince Lord Curzon 'her konferansda böyle kararlar alınır ama buradaki kalabalık muhabir kitlesini kontrol etmek kolay iş değil' şeklinde bir cevap verdi.

Dün konuşulan sınırın her iki tarafında askerden arındırılmış bölgenin belirlenmesi ve Dedeağaç'ın durumu konuları alt komisyona gönderildi. Bu komisyon çalışacak,onların ortaya koyduğu sonuca göre delegeler yeniden değerlendirme yapacaktı.Öğleden sonra alt komisyonların oluşturulması ve bu konuların devri ile geçti.

18.00'de Lord Curzon, İsmet Paşa'yı özel görüşmek için yanına davet etmişti. Ancak İsmet Paşa, Lord Curzon'un yanına gittiğinde onu Fransız ve İtalyanlar ile toplantı yaparken gördü.Sonra İsmet Paşa da bu toplantıya dahil oldu. Anadolu'da Ermenilerin sürgün edildiği,Hristiyanlara kötü davranıldığı, İtalyan esnafın şikayetleri, İstanbul'daki güvenlik sorunlarına dair bilgi vererek İsmet Paşa'nın müdehale etmesini istiyorlardı. Aslında tüm bu sorunlar kapitülasyonlardan kaynaklanıyordu. Türk makamları TBMM'nin kabul ettiği kanunları uygulamaya çalışıyor ancak İstanbul'daki işgal kuvvetleri de bu uygulamaları engellemeye çalışıyorlardı.Bu da karışıklık yaratıyordu.


İsmet Paşa'nın Batı Trakya'da halkoyuna başvurulması isteği Avrupa kamuoyunda büyük bir yankı yaratmıştı. Basında Türklerin Meriç'in batısına geçmesini önlemek için Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya ve Romanya arasında 'Balkan Bloğu' oluşturulduğu haberleri yer almaya başlamıştı.

Hatırlarsanız Lozan Konferansı başlamadan önce görüşen İngiltere,İtalya ve Fransa da ortak hareket etmek için kendi aralarında 'Müttefikler Birliği ' kurmuşlardı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar