12 Şubat 2017 Pazar

30.11.1922 Lozan'da Türkiye'nin Kabotaj Hakkı Kabul Edildi.



30 Kasım 1922 Perşembe 


İsmet Paşa, Başbakanlığa gönderdiği telgrafta o günü şöyle özetliyordu ;

''Alt komisyonlarda gümrükler, Osmanlı borçları ve deniz taşımacılığı görüşüldü. Kabotaj hakkımız kabul edildi. ''  Kabotaj hakkıbir ülkenin karasularında, göllerinde ve akarsularında gemi bulundurma, bunlarla taşıma yapma hakkı idi. Bu karar ile Osmanlı Devleti' nin yabancı devletlere kapütülasyonlar çerçevesinde tanıdığı kabotaj ayrıcalığı kaldırılmış olacaktı. 


Lozan'dan döndükten sonra 1 Temmuz 1926'da çıkarılacak olan Kabotaj Kanunu ile akarsularda, göllerde, Marmara Denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık,kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.


Dr Rıza Nur Bey
30 Kasım'ın bir diğer önemli olayı ikinci delegemiz Dr. Rıza Nur Bey ile İngiliz Dışişleri Müsteşarı Sir William Tyrrell'in yaptığı Musul ile ilgili görüşmeydi. İngilizler , Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne  ( ya da o zamnki adıyla Cemiyet-i Akvam ) girmesi için ısrarını sürdürüyorlardı. Asıl gündem yine Musul'du. Musul'daki petrollerin işletilmesi için bir uzmanımızı davet etmeleri üzerine, İngilizle olan görüşmede, ortaklaşa işletmek için bize iki milyon İngiliz lirası masraf olacağını ve buna gücümüz olup olmadığını sormuşlar. 'Yeterli paramız vardır, işletmeyi düzenleyelim yolunda cevap aldılar. Musul Vilayeti'ni kendi ülkemizin bir parçası saydığımızı söyledik. İngiliz uzmanlar, önce meselenin siyasi tarafının halledilmesi gerektiği görüşünde oldularını söylediler. 


Sir William Tyrrell


Musul ile ilgili olarak dün Le Journal de Geneve isimli gazetede çıkan makalenin yakınları sürüyordu. Burada yer alan baş yazıda gizlice yürütülen İsmet Paşa- Lord Curzon görüşmelerinin detaylarını içeriyordu...Daha da ilginci sürcein geleceği ile önemli ip uçları içeren yazıda '' Türkiye, bu sorunda, İngiltere karşısında yalnızdır. İsmet Paşa da Türkie'nin Asya sınırlarının görüşülmesi fikrine katılmıştır. Bu sorun, muhtemelen , Lozan'da bir çözüme ve bağlanamayacak ve sonunda İngiltere ile Türkiye arasında doğrudan bir çözüme bağlanabilecektir. ''
deniyordu.

Günün diğer önemli görüşmesi İsmet Paşa'yı ziyaret eden Fransız baş delegesi Barrere ile gerçekleşmişti. İsmet Paşa , Musul konusunda Fransa'nın düşüncesini merak ediyordu ve ' Musul'u istiyoruz. Fransa'nın tutumu nedir?' diye sorduğunu Ankara'ya gönderdiği telgrafta anlatıyordu. Fransa adına Barrere'ın   ' Bu konuyu İngilizle ile aranızda halletmelisiniz, eğer açıkça bu konu söz konusu olursa, İngiliz İttifakına dahil olacağız' şeklinde kesin bir söylemde bulunduğunu, Suriye sınırı konusunda bu konunun Ankara Anlaşması ile hallolduğunu söylüyor diyerek raporluyordu...

Fransa baş delegesi Barrere
Ankara Antlaşması'nı Hatırlayalım
9 Haziran 1921'de Ankara'ya gelen Fransa'nın eski bakanlarından Franklin Bouillon, Mustafa Kemal, Dışişleri Bakanı Vekili Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bey ve Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa ile iki hafta kadar devam eden görüşmelerde bulundu. Özellikle, Mustafa Kemal ile Franklin Bouillon arasında yapılan görüşmelerde esas olarak "Misak-ı Milli" konusu ve yeni Türk Devleti'nin mevcudiyeti ele alındı. Franklin Bouillon ve Fransa, "Misak-ı Milli"yi ve yeni devletin varlığım anlamalarına rağmen Yunan ileri harekatının sonucunu ve dolayısıyla Sakarya Meydan Muharebesi'nin sonucunu görmeden kesin bir teşebbüste bulunmadılar. Nihayet, Zafer, Fransızlar'ın bu tereddütünü ortadan kaldırdı ve iki ülke arasında 20 Ekim 1921'de Ankara Anlaşması imzalandı.
Ankara Anlaşması ile yeni Türk Devleti, Fransa tarafından tanınmıştır. Bu anlaşma sonunda Güney Cephesindeki savaş resmen sona ermiş ve Türkiye'nin Güney sınırı belirlenmiştir. Ankara Anlaşmasının maddeleri aşağıda yer almaktadır.

Soldan Sağa ; Mustafa Kemal, Franklin Bouillon,
İsmet İnönü ve Yusuf Kemal Tengirşenk
  1. Her iki taraf işbu anlaşmanın imzalanmasından itibaren aralarında harbin sona ereceğini bildirirler. Ordular, mülki memurlar, ahali keyfiyetten derhal haberdar edilecektirler.
  2. İşbu anlaşmanın imzasını müteakip, her iki tarafın harp esirleriyle mevkuf veya mahbus Türk, Fransız bütün şahıslar serbest bırakılacak ve kendilerini, tevkif eden taraf yol masrafını ödeyerek gösterilecek en yakın şehre gönderilecektir.
  3. İşbu anlaşmanın imzasından başlayarak, en geç iki ay içinde Fransız kıtaları 8. maddede de yazılı hattın güneyine ve Türk kıtaları da kuzeyine çekileceklerdir.
  4. 3. maddede belirtilen müddet zarfında seçilecek bir karma komisyon bu maddenin ne şekilde tatbik olunacağını tespit edecektir.
  5. Her iki taraf boşaltılan arazide, buranın işgalini müteakip genel af ilan edecektir.
  6. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Misak-ı Milli'de açıkça tanınan azınlıklar haklarının, bu hususta müttefikler ile bunların düşmanları ve bazı dostlar arasında yapılmış mukavelelerdeki esaslara dayanarak, kendi tarafından teyit olunacağını bildirir.
  7. İskenderun Bölgesi (Hatay) için özel bir idare usulü tesis olunacaktır. Bu mıntıkanın Türk ırkından olan ahalisi kültürlerinin inkişafı için her türlü teşkilattan faydalanacaklardır. Türk lisanı orada resmi dil olacaktır.
  8. 3. maddede zikredilen hat: İskenderun Körfezi'nde Payas'tan başlayarak Meydan-ı Ekbez-Kilis-Çobanbeyli istasyonuna gidecek ve demiryolu Türkiye'de kalmak üzere Çobanbeyli'den Nusaybin'e varacaktır. Payas ile Meydan-ı Ekbez ve Çobanbeyli istasyonları Suriye'de kalacaktır. İşbu anlaşmanın imzasından itibaren bir ay içinde mezkur hattı tespit etmek üzere her iki taraf delegelerinden mürekkeb bir komisyon seçilecek ve bu komisyon tespit muamelesine nezaret edecektir.
  9. Osmanlı sülalesinin kurucusu Sultan Osman'ın dedesi Süleyman Şah'ın Caber kalesinde bulunan ve Türk mezarı ismiyle belirli türbesi müştemilatı ile Türkiye'nin malı olacak ve Türkiye oraya muhafızlar koyacak ve Türk bayrağı çekecektir.
  10. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Pozantı ile Nusaybin arasındaki Bağdat demiryolu parçasını, Adana ilinde yapılmış bulunan şubelerin işletme hakları ile beraber bütün ticaret ve ulaştırma işlerini Fransa Hükümeti'nin göstereceği bir Fransız grubuna vermesini kabul eder. Türkiye Hükümeti Meydan-ı Ekbez'den Çobanbeyli'ye kadar Suriye arazisinde demiryolu ile askerî ulaştırma yapacaktır.
  11. İşbu anlaşma yürürlüğe girdikten sonra seçilecek bir karma komisyon Türkiye ile Suriye arasındaki gümrük işlerini düzenleyecek, bu işlem yapılıncaya kadar her iki hükümet hareketinde serbest olacaktır.
  12. Türkiye ve Suriye, Kırık suyundan hakkaniyet üzere faydalanacaklardır. Suriye Hükümeti, masrafı kendisine ait olmak üzere Fırat nehrinin Türkiye kısmından su alabilecektir.
  13. Madde 8'de belirtilen hududun her iki tarafında oturan yerli ve yarı göçebe halk buradaki otlaklardan faydalanacak veya emlak, araziye sahip bulunanlar eskisi gibi haklarını kullanmaya devam edeceklerdir. Bunlar işletme ihtiyaçları için serbestçe ve hiçbir gümrük veya otlak resmi ve ne de başka bir resim vermeksizin hayvanlarını, araçlarını, tohumlarını ve bitkilerini taşıyabileceklerdir. Bunlara ait vergileri oturdukları memlekette ödemeleri kararlaştırılmıştır.

Türkiye ile Suriye Sınırı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar