15 Şubat 2017 Çarşamba

03.12.1922 Ruslarla, Boğazlar İçin Özel Görüşmeler Pazar Günü Devam Etti

İstanbul Boğazı
















3 Aralık 1922 Pazar günü; Rusların Lozan'a geldiğinden bu yana, Türk delegeleriyle kurduğu sıkı temas İtilaf Devletlerinde merak ve kaygı yaratmaya devam ediyordu. İki heyetin dün öğle yemeğinde buluşması epey dikkat çekmiş ve dedikodulara neden olmuştu. Türk-Rus talepleri ile Konferansın kesilmesi ihtimaliyle birlikte Türk-Rus ilişkilerinin güçlendiği yönünde yayınlar yapılıyordu.

Dün yayınlanan London Times gazetesi, Bolşeviklerin Lozan'da boy göstermeye başlamalarını bir tehlike olarak yorumluyor ve Müttefikler Birliği sayesinde bu tehlikenin savuşturulabileceği mesajını veriyordu.

Çiçerin ve Rus Heyeti
İsmet Paşa, Ruslarla yeniden biraraya geldi. Boğazlarla ilgili tekrar müzakere yapıldı. Ruslar, Boğazların savaş gemilerine kapalı olmasını talep edeceklerdi. Bu konuna bize de ısrar ediyorlardı. Bunun üzerine İsmet Paşa, ''Şimdi biz savaşarak buraya geldik. Ordularımız İngiliz orduları ile temasta ve sınırda. Mudanya Mütarekesi'nde İngilizlerle ortak karar aldık; konferans esnasında ordular karşı karşıya bulunacak ve hareket etmeyecekler. Konferans kesintiye uğrarsa herkes yapacağı hamle konusunda serbest olacak. Madem sizi desteklememizi istiyorsunuz, ben yarın Boğazlar Konferansı'nda söylediklerimin hepsini-Misak-ı Milli'yi kastediyor-reddederim ve öbür gün savaş başlar. Hazır mısınız?'' diye sordu. İki gündür kendisini Boğazlar konusunda Türkler, Rusların kararına göre hareket etsin diyerek adeta taciz eden Rusların ciddiyetini merak ediyordu.

 Çiçerin hemen cevap verdi; ''Moskova'ya gelirsin ve sonrasını orada görüşürüz''

Çanakkale Boğazı
Bu cevabın ardından İsmet Paşa, ''Mösyö Çiçerin, beni dinle! ben savaş çıkaracağım diyorum sen sonra Moskova'da görüşeceğiz mi diyorsun? Böyle şey olmaz. Hazır değilsiniz. '' dedi ve bu baskıyı sona erdirdi.

Ardından herkesin barıştan yana olduğunu vurguladı ve  ''Dost kalacağız ve aramızdaki ilişki iyi olduğu, emniyetli olduğu zaman, Boğazlar savaş gemilerine açık olsa da Rusya aleyhine,bizi geride bırakıp bir askeri harekat yapmak mümkün değildir.'' diyerek güvence verdi.

Ruslarla yaptığımız ikinci buluşmada gerginlik biraz azalmıştı. Çiçerin, İsmet Paşa'nın resti sonrası sakinleşmişti. Ruslar konferansta yine Rus görüşünü -bize baskı yapmadan- savunacak, İsmet Paşa da Misak-ı Milli doğrultusunda hareket
edecekti.

Günün diğer önemli olayı mübadele ilgili yapılan yazışmalardı. Yunanlılar ellerinde on bin Türk askerinin esir bulunduğunu söylüyorlardı. İsmet Paşa da Ankara'dan Yunan esirlerin sayısını istemişti.Gelen cevaba göre esirlerin dökümü aşağıdaki şekildeydi;

Çeşitli rütbelerdeki subaylarının sayısı......660
Erler........................................................16330
Siviller..........................................................76
Kadınlar........................................................26
Çocuklar.........................................................6
Toplam....................................................17098

Yunanlıların elindeki Türklerin sayısını belirlemek için ise çalışmalar ve yazışmalar devam ediyordu.


Yeniden Ankara-Moskova ilişkileri hakında kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse;

Ankara ve Moskova arasındaki resmi görüşmeler, Nisan 1920’de başlamıştı, Atatürk biyografisinin yazarı Andrew Mango’ya göre “Mustafa Kemal Anadolu topraklarına ayak basar basmaz Rus Bolşevikleri ile ilişki kurmakla meşgul olmuştur. Mustafa Kemal’in gözünde Bolşevikler diplomaside İngiltere, Fransa ve onların himayesindeki Yunanistan’a karşı mukabil kuvvet olarak kullanılabilirlerdi. Bolşevikler askeri açıdan, tek büyük dış para ve askeri malzeme kaynağı olarak daha da gerekliydiler.” 



İstanbul Taksim Meydanı'nın nostaljik bir resmi
Ruslarla gayri resmi ilişkiler Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçtiği 1919 Mayıs'ından itibaren başlamıştı. Sonrasında yapılan antlaşmalar ile doğu sınırımız güvence altına alınmış ve böylece buradaki askeri kuvvetlerimiz batıya kaydırılarak Yunan'ı yenmemizde yardımcı olmuştu. Yine Kurtuluş savaşı esnasında Rusya ve Ukrayna'dan maddi ve askeri yardım alınmıştı. 

Ancak sonrasında Fransızla yapılan Ankara Antlaşması , Rusları acaba Türkler Avrupaya mı yanaşacak diye korkutmaya başlamıştı. Daha sonra yaşanan provakatif hadiseler ilişkileri gerse de (Ankara'daki Rus elçiliğinin kundaklanması gibi) Mustafa Kemal, Bolşeviklerin desteğinden her zaman şükran ile bahsedecekti.




Örneğin 1928'de Taksim Meydanı'na dikilen Cumhuriyet Anıtı'nda Atatürk,İnönü ve Fevzi Çakmak ile birlikte  ''gerek  Kurtuluş Savaşı gerekse Cumhuriyet’in kuruluşunda “Bolşevikler”in maddi ve manevi desteğine bir nebze teşekkür etmek için  iki rus generalin heykeli de yer almaktadır. Taksim Anıtı’nda, Atatürk’ün arkasındaki iki Sovyet generali o dönem Türkiye'ya yapılan desteğin temsilcileri General Mihail Vasilyeviç Frunze ve Mareşal Kliment Yefremoviç Voroşilov'dur. 















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar