1 Mart 2017 Çarşamba

16.12.1922 Lozan'da Fener Rum Patriği'nin durumu görüşülmeye başlandı.


Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet ve
Rum Ortodoks Patrikhanesi lideri II.Gennadios 



16 Aralık 1922 Cumartesi

26 gündür Lozan'da devam eden konferansta neler olup bittiğine dair TBMM'ye bir soru önergesi verilmişti. Rauf Bey bu önergeye bugün uzun ve detaylı bir biçimde cevap verdi. Bu güne kadar görüşülen konular ile ilgili tek tek bilgi verirken henüz önemli hiçbir meselede karara varılamamış olmasını söyledi. O günlerde muhalefet suçlayıcı değil,destekleyici bir tavır sergiliyordu.

Lozan'da ise Mübadele alt komisyonunda ''Patrik''in çıkarılması konuşuldu. İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi yıkıcı çalışmalar yaptığı için Türkiye tarafından Misak-ı Milli sınırları içerisinden çıkarılmak isteniyordu. Katolik dünyası için Papa ne ise dünyadaki iki yüz elli - üç yüz milyon civarındaki Ortodokslar için de Patrik o kadar kutsal bir makamı temsil ediyordu. Ancak Patrikhane'nin ülke dışıns çıkarılması talebine diğer devletler karşı çıkıyordu. Bu görüşmeler ile ilgili İsmet Paşa, Ankara'ya şöyle bilgi verecekti; '' Patrik'in çıkarılması konuşuldu...Azınlıklar için aşırı isteklerde bulundular. Konferansı kapatabileceğimi duyurdum. '' Azınlıklar görüşmelerinde sürekli Ermeniler ile ilgili görüşme yapılmaya çalışılıyor, Türk tarafı da sert biçimde bu talebi görüşmeyeceğini dile getiriyordu. Ermeniler ise gerek basın, gerek müttefik devletler ile yaptıkları birebir görüşmeler ile kamuoyunda destek almaya çalışarak Türkiye aleyhinde şiddetli biçimde propaganda yapıyor ve Türk tarafı üzerinde baskı yaratabilmek için var güçleriyle çalışıyorlardı.

Lozan'da artık olağan hale gelmiş kulis çalışmaları kapsamında Ruslar, İsmet Paşa'nın ziyaretine geldi. Bu görüşme ile ilgili de Ankara'ya '' Ermeniler konusunda kendilerine tatminkar açıklama yaptım. Fransızlar ve Romenlerle Rusların ilişkilerini konuştuk. '' diyerek bilgi verecekti.

Fransızlar Türk delegeleri için akşam bir ziyafet verdiler. Lozan'da bu şekilde ülkeler arasında karşılıklı nezaket davetleri veriliyordu ve bu da onlardan birisiydi.



Patrikane Meselesi'nin 16 Aralık 1922'ye kadar olan kısmını hatırlayalım: 

Anadolu’nun işgalini Helenizm’in Anadolu’yu uygarlığa açma savaşının devamı olarak kabul eden Yunan Generalleri ve siyasetçileri Patrikhane’nin desteğini de almıştır. Fener Rum Patrikhanesi Yunan ordusunun ilerleyişini desteklemiş, başarılarını öven konuşmalar yapmıştır. Hatta Ortodoks Türklere çağrıda bulunan Patrikhane, Türkiye’nin Yunanistan’a verildiği ve Türk hükümetinin hiçbir çağrısına katılmamalarını ruhani liderleri olarak emretmiştir.


Mübadele sürecinde bu kapsamlı nüfus değişimine tabi olmak istemeyenlerden oluşan yeni bir sorun ortaya çıkmıştır. Her iki taraf da belirli bölgelerdeki nüfusu yerinde bırakmak için çaba sarf etmiştir. Yunanistan’ın İstanbul Rumlarının yerinde kalması talebi, Türkiye’nin de Batı Trakya Türklerinin yerinde kalması talebini doğurmuştur. Ayrıca Patrikhane mübadele dışı tutulan önemli kurumlardan birisi olmuştur. Bu iki coğrafi ve siyasi sorunun çözümünden sonra Türkiye’de evlilik yolu veya medeni durumları sebebiyle, meslekleri ve hizmetleri sebebiyle mübadele dışında tutulan Rum mübadillerin durumu da hukuki sorun olarak çeşitli düzenlemelerle çözülmeye çalışılmıştır. Ayrıca bunların yanında Ortodoks Türkler ve Ortodoks Arapların da mübadele dışında tutulmaları gündeme gelmiştir.

Lozan Konferansı’nda belirlenen meseleler ile ilgili komisyonlarda Patrikhane konusu Dr. Rıza Nur tarafından dile getirilmiş,İsmet Paşa (İnönü) da Patrikhâne’yi, Türkler ile Rumların kaynaşıp devlet içinde birlikte yaşamalarına engel olan bir unsur olarak gördüğünü ifade etmiştir.
İsmet Paşa’nın bu görüşü doğrultusunda Türk heyeti; Fener Rum Patrikhânesi’nin bütün organları ve kurallarıyla beraber İstanbul’dan çıkarılmasında ısrar etmiş, İstanbul’da Rum faaliyetlerinin merkezi olan Patrikhâne’ye dokunulmayacaksa bazı Rumların gönderilmesinin bir manasının olmayacağını ifade etmiştir.

Fransa temsilcisinin taraflara sunduğu; Patrikhâne sınırlı yetkilerle Bağımsız İstanbul Kilisesi olarak ve diğer Ortodoks kiliseleriyle ilişkisi kesilmiş bir şekilde İstanbul’da kalması ve Patrik’in Türk Hükümeti’nin uygun gördüğü adaylar arasından seçilerek, bütün çalışmalarının denetime tâbi tutulması şartlarını içeren teklifini her iki Hükümet temsilcisi de uygun görmüş ise de, daha sonra azınlık hakları üzerine verilen tasarılarda Patrikhanenin ayrıcalıklarının hâlâ korunuyor olması üzerine anlaşma sağlanamamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar