2 Mart 2017 Perşembe

17.12.1922 İngilizler,Telgraf Şifrelerimizden Birini Çözdü!.İsviçre'de Türkiye Dostları Cemiyeti kuruldu.




İsviçre –Türkiye Dostları Cemiyeti 'nin düzenlediği
davette İsmet Paşa’ya  verdikleri altın madalyanın ön yüzü.

17 Aralık 1922 Pazar 
Konferansın gündemi ağırlaştıkça ve telgraf trafiği de buna paralel olarak arttıkça Türk tarafı için yeni sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Türk Heyeti' nin, Ankara ile haberleşirken mevcut olan Eastern ve Köstence hatlarından birini tercih etmesi gerekiyordu. Çoğunlukla Eastern yani Doğu hattını kullanmışlardı. Bir ara kısa süre için Köstence hattını da kullandılar. 


  • Köstence Telgraf Hattı; Romanya ve Köstence (Romanya'nın Dobruca bölgesinde, Karadeniz  kıyısında yer alan en büyük liman şehridir.) üzerinden Türkiye'ye geliyordu.Fransızların denetimindeydi.
  • Eastern Telgraf Hattı; Akdeniz üzerinden Türkiye'ye geliyordu. İngilizlerin denetimindeydi.
O dönemde şimdiki kripto makineleri olmadığı için kasalarda özenle saklanan kitap şifreleri kullanılıyordu. Bu kitaplarda gösterilen dört-beş rakam bir harfin karşılığı idi. Rakam gruplarının dizilmesi ile kelimeler, bu kelimeler ile cümleler oluşturuluyor ve telgraf metni ortaya çıkıyordu. Kapatılan telgraf, postane kanalıyla çekiliyordu. Kapatılan telgraf , eğer uğraşılırsa başkaları tarafından açılabilirdi ancak bunu yapmak çok uzun zaman alırdı. Yine de bu ihtimale karşı güvenliği arttırmak için -Arapça anlamı anahtar olan- ''Miftah'' denilen şifre anahtarları da sık sık değiştiriliyordu. 

Buna rağmen İngilizler, Türk şifre anahtarlarından birini çözmeyi ya da ele geçirmeyi başarmış olacaklar ki Gazi Mustafa Kemal imzasıyla Lozan'daki heyetimize gönderilen telgrafta şöyle söylenecekti; '' Şifrelerimizden birinin miftahının İngilizlerce elde edildiği veya çözüldüğü hakkında İstanbul'da Refet Paşa Hazretleri tarafından 14.12.1922 tarihli şifreli telgrafnamede bildirilmekte, söz konusu olan şifre miftahı değiştirilmiş ve yenisi ekte takdim edilmiştir Efendim. -TBMM Reisi Başkumandan (imza) Gazi M.Kemal''

Pazar günü tatil günü olduğu için resmi görüşme yoktu. Ancak bu çalışılmayacağı anlamına gelmiyordu. Rauf Bey'den gelen mesajlar okunup cevaplanacak, görüşme ve gelişmelere dair günlük rapor Ankara'ya gönderilecek ve sonra da özel görüşmeler yapılacaktı. İsmet Paşa, Amerikalılarla 'açık kapı politikaları ile ilgili' ,İngilizlerle 'yarın görüşülecek Boğazlar meselesi ile ilgili',Ruslar ile 'onların işleri alt komisyonda görüşmek istemeleri ile ilgili'  ve Fransızlarla 'Franszıların işgal masraflarından vaz geçeceklerine ancak Rusların yanında karşı teklif yapmamızı istemediklerine dair'  özel görüşmeler yapıldığını Ankara'ya bildirecekti.

Rauf Bey'in bildirdiğine göre ise ; İngilizler, aslında gönüllü asker olan ancak 'işçi kılığında' çok sayıda Rum ve Ermeni'yi İstanbul'dan Çanakkale'ye göndererek buradaki İngiliz kuvvetlerini takviye etmekle meşguldü. Hatta bunlardan beş tanesi, kapalı Müslüman kadınlara tecavüz etmiş,Türk evlerine zarar vermiş ve Mustafa Kemal'e hakaretler ederken Türk askerlerince yakalanmış. Bir tanesi İngiliz askerlerinin oturduğu eve kaçmış ve İngiliz polisince yakalanmış. İngilizler Ermenilerin kendi emrinde olduğunu söyleyip kendilerine teslim edilmesini isteyince Türk tarafı bunları kendisinin yargılayacağını söyleyip onların elindeki Ermeni'nin kendilerine teslim edilmesini istemişlerdi...Aslında kapitülasyonları işte bu yüzden kaldırmak istiyorduk. Çünkü kapitülasyonlara göre Türkiye'de suç işleyen yabancılar ya da onlara bağlı azınlıklar Türk makamlarınca tutuklanıp yargılanamıyordu. Ancak artık bu durum değişecekti.


Pazar gecesi İsmet Paşa, henüz o akşam kurulan Societe Suisse des Amis de la Turquie / İsviçre-Türkiye Dostluk Cemiyeti'nin verdiği baloya katıldı. İsviçreli Miralay/Albay Fonjellaz'nın başkanlığında toplanan derneğin Lozan Palas'da düzenlediği davetin sonunda biri Mustafa Kemal Paşa'ya verilmek üzere, diğeri İsmet Paşa'ya ait olmak üzere iki altın madalya verildi. Beşi bir yerde altından daha büyük çapta olan bu madalyaların bir tarafında “İsviçre Türk Dostları Cemiyeti” ibaresi ve 922 tarihi yazılı ve yan yana İsviçre ve Türkiye bayrakları bulunmakta idi. Arka tarafında “A Excellence Mustapha Kemal'' , diğerinde ise “A Excellence Ismet Pacha” ibareleri yazılıydı. 

Salonda İsviçre’nin her tarafından gelen bir çok kimseler toplanmıştı. Bunlar arasında Lozan valisi, Lozan merkez kumandanı, polis müdürü, İsviçre meclis azaları, nazırlar, üniversite hocaları, İsviçre ticaretine, sanayisine mensup kimseler, gazeteciler bulunmaktaydı. Özel olarak getirilen bir bando Türk marşını çaldı. Saat dokuz buçukta İsmet Paşa salona geldi ve başkan Fonjellaz tarafından hazır olanlara takdim edildi. Bu takdim merasiminden sonra Fonjellaz bir nutuk söyledi. Türkiye hakkında çok dostça cümleler kullandı. Ondan sonra İsmet Paşa söz alarak, İsviçrelilere teşekkür etti ve Türk davasını bir daha özetledi:

Türk milleti mukaddes davasının hayat dolu timsali olan reisine karşı gösterilen saygı ve takdirden dolayı iftihar duymaktadır. Bana gelince, lütfen verdiğiniz madalyayı, şerefli İsviçrelilerin ruh yüksekliğinin bir hatırası olarak iftiharla saklayacağım. Nazikâne kabulünüzden dolayı teşekkür ettiğim sırada giriştiğimiz sulh çalışmalarının şimdiki vaziyetinin ne merkezde olduğunu İsviçreli dostlarımıza bildirmeyi manevi bir borç sayarım.” İsmet Paşa’nın bu başlangıçtan sonra izah ettiği Türk davasının özeti, kendi cümleleriyle şu idi:
Milli ayaklanmamızın kati ve mesut neticesinden sonra istiklalimizi müdafaa uğrunda katlandığımız nihayetsiz fedakârlıklara ve memleketimizin sahne olduğu munzam tahribata rağmen sulh şartlarımız tarihimizin en karanlık günlerinde bahsedilen terki imkânsız asgari şartların tamamıyla aynıdır. Ahvalin bize müsait görünmesinden istifade ederek aşırı veya haksız isteklerde bulunmaya kalkmadık. İlk istediğimiz şey, Türklerin ezici bir çoğunlukla doldurdukları topraklarımızın mülki bütünlüğüdür. Bu noktada her ne şekil, isim ve bahane altında olursa olsun zerre kadar fedakârlığa muvafakat edemeyiz. Türkiye’de kalmış ekalliyetlere Avrupa’da son zamanlarda imzalanan muahedelerdeki bütün faydaları tatbik etmeye hazırız. Başkaca istisnai tedbirler kabulü hakimiyet hakkımıza kabul edilemeyecek surette halel getirir. Muhtelif unsurların hayat şartlarını bozar ve devlet içinde devlet teşkilatı vücuda getirmek suretiyle Türk hükümetinin nüfuzunu azaltır. Hiç bir Türk hükümeti bu gibi müdahaleleri kabul edemez. Saltanatın kaldırılması, Türklerin asrın icaplarına uygun bir varlık temin etmek için eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden kurtulmak hususunda besledikleri kati azmin inkâr edilmez delilidir.
“Türk milleti siyasi, adli, iktisadi, hukuki münasebetleri beynelmilel kaidelere ve mukabelebilmisil esasına göre kati surette tayine azmetmiştir. Hiç kimse bu taleplerin aşırı olduğunu ve bu istekleri ileri sürmeye hakkımız olmadığını iddia edemez. Bunlar, bütün dünya kavimlerinin itiraf ve tecrübeleriyle sabit olduğu gibi bir milletin varlığı ve inkişafı için vazgeçilmesi imkânı olmayan şartlardır. Bu sözlerimin necip ve kahraman İsviçrelilerin kalbinde bir makes bulduğunu işitmekle bahtiyarım. Vatandaşlarıma karşı gösterdiğiniz alaka ve iyi hislerden dolayı sizlere bir daha teşekkür ederim.”

İsmet Paşa'nın ardından Prof Maurice Milloud ve Prof Eugene Pittard birer konuşma yaptılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar