5 Mart 2017 Pazar

19.12.1922 Lozan'da Boğazlar Sorunu; Beşinci Raund!..



Derso ve Kelen'in çizimleriyle Lord Curzon ile İsmet Paşa 



19 Aralık 1922 Salı günü Boğazlar Komisyonu Ouchy Şatosu'nda Lord Curzon'un başkanlığında saat 12.00'de toplandı. Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Japonya, Amerika, Rusya, Ukrayna ve Gürcistan ile tabi ki Türkiye heyetleri toplantıda hazır biçimde bulunuyordu.

Lord Curzon, son anda verilen Rus tasarısının tüm maddelerini Müttefikler ile incelediklerini, Rusların Karadeniz'in kapalı bir deniz olmasında ısrar eden önerilerinin hiçbirini kabul edemeyeceklerini söyleyerek bu tasarının tamamına kesin bir şekilde red cevabı verdiklerini açıkladı.

Ardından Türk heyetinin dün sunduğu iki ek teklif ile de inceleme yaptıklarını söyleyerek bunlarla ilgili cevaplarını paylaşmak istediğini söyledi. ''Birinci teklifte yer alan Marmara Denizi'nin Boğazlar kapsamı dışında tutulması sayesinde Türkiye'nin burada tahkimat yapabilme,harekette, eylemde bulunabilme,savunma ve saldırı konusunda Türkiye'nin kendi elinde bulunmasını teklif etmektedir. Böyle bir şey kesin olarak kabul edilemez. Marmara denizi fiziki bakımdan Boğazların bir devamıdır. Boğazlara uygulanacak hükümlerin, Marmara Denizi'ne de uygulanması zorunludur...Müttefikler, verebilecekleri tavizlerin sınırına dayanmıştır. Türkiye'ye Marara Denizi'nin güney kısmını tahkim etme hakkını ve Türk birliklerinin bir kıyıdan öteki kıyıya geçirme serbestliğini tanımışlardır,yalnız Marmara'nın kuzey kıyısı boyunca geçişin serbest kalmasına direnmişlerdir.Müttefikler bu durumlarını değiştiremezler ''
Diğer maddelerde de bazı bölümleri kabul edebileceklerini söylese de genel olarak red edeceklerine dair cevap verdi.

Sonra İsmet Paşa yeniden söz alarak,Boğazların güvenliği ile ilgili Türk görüşünü büyük bir sabırla yeniden anlattıktan sonra ''kaçınılmaz sonuçlar altında yaptıkları tekliflerinin inceleneceğini ve ciddi biçimde dikkate alınacağını umduğunu, bu incelemeden sonra Müttefik görüşlerinin Türkiye'den yana değişmesini beklediğini'' söyledi.

Şimdi sıra Ruslara gelmişti. Çiçerin, hazırladıkları tasarıların dikkate alınmamasından dolayı duydukları üzüntüyü dile getirerek başladığı konuşmasında Boğazların güvenliği ile ilgili hassasiyetlerinin yine altını çizdi. Boğazlardan geçecek savaş gemilerinin sınırlandırılması ve Boğazların askerden arındırılması ile ilgili bu yerde Milletler Cemiyeti'ne ait bir komisyon kurulmasının Türkiye'nin egemenlik haklarına aykırı olduğunu söyledi. Bu duruma Rusya,Ukrayna ve Gürcistan'ın Karadeniz'in güvenliğini tehlikeye düşürdüğü için karşı olduğunu tekrar etti. Milletler Cemiyeti'nin Boğazlara dair vereceği hiçbir güvenceye de güvenilmeyeceğini, Boğazlara saldıracak bir devletin; Milletler Cemiyeti'nin çoğunluğunun bir araya gelip bir karar vermesine ve sonra da aksiyon almasına kadar geçecek sürede Saldıran Devletin uslu uslu bu süreci bekleyeceğine inanmadıklarını Litvanya örneğiyle de anlattı. ''Milletler Cemiyeti, Litvanya'yı koruyamamıştır. (Polonyalı) General Zeligowski'nin Vilna (Vilinius) baskınına karşı güçsüz kalmıştır. Cemiyetin güçsüzlüğü atasözü haline gelmiştir. '' dedi. Çiçerin, Müttefik devletlerin İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını savunmasız bırakarak Rusya ve tüm Karadeniz devletlerinin güvenliğini de tehlikeye attıklarını vurgulayarak konuşmasını tamamladı.

Söz sırası Romenlere gelmişti. Baş delegeleri Duca, kısa konuşmasında ''Çağıran Devletlerin tasarısına ve Lord Curzon'un çok açık ve iyi düşünülmüş görüşlerine bütünüyle katıldığını'' söyleyecekti.

Yugoslav delege Spalaikovitch, ilk olarak dün ve bugün yapılan görüşmeler öğrenildiğinde kamu oyundaki yansımasının çok kötü olacağını söyledi. Onbeş gündür bu konu ile meşgül olunmasına rağmen ilerlemek ya da sonuca yaklaşmaktan ziyade tekrar başa dönmeye neden olan Türk ve Rus görüşlerine katılmadığını, ''Lord Curzon'un vardığı sonuçlara bütünüyle katıldığını'' söyleyerek sözlerini tamamladı.

Venizelos, İsmet Paşa ve Çiçerin'in Yunanistan'ın Boğazlar görüşmesinde yer almamasına dair bildirdikleri görüşe cevaben söz isteyerek ; '' Yunanistan'ın , büyük devletlerden biri olduğu için değil, denizci bir devlet olduğu için bu görüşmeye katılmaya hakkı vardır. Yunanistan'ın ticaret filosu çok büyüktür. Boğazlardan geçen ticaret filoları arasında ikinci sırada gelmektedir. '' diyecekti.

Bulgar delege Morphoff , Lord Curzon'un açıkladığı görüşlere Bulgaristan'ın tamamen katıldığını söyleyecekti.

Oturumun sonunda Lord Curzon, '' bu konuna yeni bir toplantı yapılmasını artık gereksiz görüyorum. Ancak  bu konuda çok saba sarfettiğini gördüğüm Türk Heyetini, açıkladığım görüşlere cevap vermesinden mahrum bırakmak istemiyorum.'' dedi. Bu konuda son bir toplantı daha yapmak gerektiğini söyleyip, Türk heyetine bunun öğleden sonra mı yarın sabah mı yapılmasını istediğini sordu. İsmet Paşa, gerekli incelemeleri yapmak ne nihai görüşlerini iki gün sonra açıklamak istediğini söyledi. Lord Curzon, uzun zamandır görüşülen bu konuyu iki gün daha ertelemeyi kabul edemeyeceğini, barış için gerekli gayreti gösterdiğini, yılbaşı yaklaştığı halde bir sonuca ulaşamadıklarını ve bu süreyi uzatmanın bir anlamı olmadığını tekrarlayıp yarın sabah son toplantının yapılmasını önerdi. İsmet Paşa ise toplantıdaki gecikmelerden Türk heyetinin sorumlu olmadığını, kendilerine toplantıdan on iki saat önce haber verilmesine,yeterli hazırlığı yapmalarına zaman tanınmamasına rağmen hiçbir toplantıyı aksatmadıklarını vurgulayarak son toplantı için Lord Curzon'a duyduğu saygıdan dolayı yarın öğleden sonra dörtte yapılmasına razı olacağını söyledi. Saat artık 14.15 olmuştu ve oturuma son verildi.

Lord Curzon, bugüne dair Londra'ya gönderdiği raporunda '' Türkiye, Boğazlar sözleşmesini ya olduğu gibi kabul etmek zorunda ya da onu tamamen kaybetmek durumda olduğunu anlayacaktır.'' diyecekti.

İsmet Paşa da her şeyin farkındaydı. Ankara'ya gönderdiği raporda '' Yarınki kesin celse için Boğazların serbestliği tasarısında bildirilen hükümleri kabul edeceğim. Gelibolu garnizonunda miktarın sınırlanmasını kendilerine bırakacağım. Diğer bazı ayrıntılardan başka asıl Boğazlar Komisyonunun görevlerini esas mesele yapacağım. Geçiş serbestliği tasarısındaki hükümlerin iyi işlediği hakkında bilgi edinmekten başka görevleri,askersizleştirmeyi denetlemesine ilişkin maddeleri reddedeceğim. Konferansın kesilme ihtimali vardır. Konferansın kesilmesi bunalımına karşın İstanbul'da ve orduda daima hazır bulunmak lazımdır.''


Hem Rus hem Türk tarafının teklifleri red cevabı aldı. Söz İsmet Paşa'daydı. Vereceği cevap ya görüşmelerin devamını sağlayacaktı ya da Konferans burada kesilecekti.

''Yıllardan beri istediğimiz prensiplerimizin tatbikinden başka bir şey istemiyoruz. Bu prensipler, İstanbul'un ve Marmara'nın güvenliğini korumak şartıyla Boğazların dünya ticaretine açılmasıdır ki herkes tarafından tasdik edilmiştir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar