19 Mart 2017 Pazar

21.12.1922 Kapitülasyonlar, Adliye, Ermeniler, Mübadele, Adalar...




21 Aralık 1922 Perşembe günü Başbakan Rauf Bey, İsmet Paşa'ya iki telgraf göndermişti. Lozan'da sürekli konuşulan ve üzerimizde bir diğer baskı unsuru olarak kullanılan ''genel af'' konusuyla ilgili olarak '' TBMM'nin kurulması sırasında Hilafet Ordusu kuranların, genel aftan yararlanması sakıncalıdır. Ayrıca genel af, karşılıklı olmalıdır. İngilizlerin tutukladıkları Mevlana Şevket Ali ve Gandhi gibi liderler de genel aftan yararlanmalıdır.'' diye Ankara'nın görüşünü iletecekti.

Diğer telgrafta da '' İngilizler, Çanakkale'ye tutuklu götüren jandarmamızı tutuklamışlar ve dövmüşlerdir. Jandarmamızın salıverilmesi ve suçluların cezalandırılması için girişimde bulunuluyor. '' diyecekti. O günlerde Çanakkale'de, şehitliklerin olduğu bölgede bir miktar İngiliz ve bir miktar da onların işçi diye o tarafa taşıdığı Ermeni çeteciler mevcut idi. Özellikle bu işçi diye getirilmiş olan Ermeniler oradaki halkı taciz ediyor, sık sık huzuru bozacak eylemlere neden oluyorlardı.

20 Aralık günü, Boğazlar meselesi yüzünden Lozan'da ipler kopmak üzereydi. Ancak İsmet Paşa sözcülüğündeki Türk Heyeti'nin , müttefik devletlerin sunduğu önerileri büyük ölçüde kabul eden uzlaşmacı tavrı sayesinde tansiyon biraz düşmüştü. Aynı zamanda Rusların da Türkiye'yi kendi güdümündeymiş gibi göstermeye çalıştığı süreç de sona ermiş oldu.

21 Aralık Perşembe günü programında alt komisyonların toplantıları vardı. İsmet Paşa, Ankara'ya gönderdiği raporunda; '' Rıza Nur Bey'in bulunduğu Azınlıklar komisyonunda ırk ve dil kavramlarını kabul etmedik. Bu hususta yalnızca gayri-Müslim tabirini kabul ediyoruz... Eski mezhep ayrıcalıklarını (imtiyaz-ı mezhebiyle-i atikayı) da eklemek istiyorlar.Şiddetle reddediyoruz. '' diyerek Avrupa'nın kapitülasyonlardaki ısrarcına karşı ''kırmızı çizgimizi'' değiştirmediğimizi vurguluyordu.

Bir diğer kırmızı çizgimiz Ermeni meselesi idi. İsmet Paşa, alt komisyondaki bu konuyu da  '' Savaşta tehcir edilmiş olanların malları ile haremlere alınmış olan Ermeni kadın ve çocukların iadesini de madde olarak teklif ediyorlar. Şiddetle reddetiyoruz. Son tekliflerinde Ermeni yurdundan söz edilmemiştir. '' diye özetleyecekti.

'' Azınlıklara göç hakkı isteyen maddeyi sorup tartışırken Venizelos, hükümetin zorla bütün Rumları koyduğundan bahsetmiş. Buna, delegemiz şiddetle tepki göstermiş ve iddiayı yalanlamıştır.  '' diyerek bir başka konu hakkında bilgi veriyordu.

Günün bir diğer konusu, yine bir alt komisyonda görüşülen adliye meselesiydi. Bu konunun son halini ise; '' Adliye uzmanlarımız, Marki Garroni ile görüştüler. Adliyemize yabancı yargıçların katılması incelendi ve müzakere olundu. İddiaları şu iki zemine dönüktür: Medeni Kanunumuz şerita dayanmaktadır, yabancılara uymaz. Yargıçlarımız yeni kanunları bilmediklerinden uygulanamayacaklardan. Kısacası, adliye işinde başladığımız yerde duruyoruz. '' diye bildirecekti.

Bugün Lozan'da baş delegeler bir araya gelerek özel bir toplantı yaptılar. İsmet Paşa; Curzon, Garroni ve Barrere ile birlikte toplantıyı da şöyle raporlanacaktı; '' Boğazlar sorununda askıda kalan isteklerimize devam ettik. İstanbul'da elçilik gemilerinin kaldırılmasında kararsızlar...Bozcaada'yı bize geri veriyorlar. Gökçeada'yı geri vermiyorlar. Uluslararası Boğazlar Komisyonun görevleri konusundaki tartışmada, askerden arındırmanın denetlenmesini Komisyondan alıp ateşemiliterlere (askeri ateşe) ve deniz ateşlerine havale etmeyi teklif ettiler. Bu Komisyonun yalnız (yabancı) savaş gemilerinin geçişleriyle ilgili olacağını belirtmek ve kabul ettirmek kesin kararındayım. Bir de şunu belirteyim ki ( Uluslararası) Boğazlar Komisyonu olmasına Ruslar ve Amerikalılar karşı çıkıyorlar. Ben bunu kabul ediyorum. Ancak bunun (yabancı) savaş gemilerinden başka hiçbir işle meşgul olmamasını kesinlikle sağlamak kararındayım. ''

21 Aralık akşamı İtalyan delegasyonun tüm ülke temsilcilerini davet ettiği ziyafet herkese iyi gelecekti. O gece olanları Amerika delegesi Mr.Grew'un günlüğünden okuyalım; '' ...ikinci Türk delegesi Rıza Nur Bey ile aramda geçen hoş bir konuşma, Türklerin imtiyazlarda Amerikan iştirakine öncelik vermek istediklerini ama haddinden fazla gecikmemizden endişe duydukları yolundaki inancımı güçlendirdi... Rıza Nur Bey, açık kapı politikasının 'ilk gelen, ilk faydalanır' manasına geldiğini üzerine basarak belirtmiş oldu.'' 

İsmet Paşa da o gece olanları Gazi Mustafa Kemal'e anlattığı raporunu ''...Birkaç gündür pek ziyade gerginlik hüküm sürüyor. Bugün de gündüz böyleydi. Gelip geçici buhranlar ile zahiri tatlılık arasında çok gergin vakit geçiriyorum. Ziyafetten sonra işte saat üçtür ki raporu bitirdim. Birkaç saat istirahat edeceğim. Nasılsın? Sıhhatinden, neş'enden bize kuvvet ver Şanlı Gazi. Görüştüğümüz zaman saçlarımı bembeyaz, yaşımı on sene ileride bulacaksın.'' diye bitirecekti.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar