30 Aralık 2023 Cumartesi

"Lozan Konferansı'nın İzinde: Ali Naci Karacan'ın Eseriyle Değişen Hayatım"




Bir film izledim, hayatım değişti der bazen insanlar. Ya da Orhan Pamuk'un Yeni Hayat isimli romanının başlangıç cümlesinde olduğu gibi 'bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.' diye başlarlar söze.

Benim de okuyunca hayatımı değiştiren kitabım Ali Naci Karacan'ın Lozan'ı oldu. Size bu kitapla ilgili bilgi vermek istiyorum izninizle.

2017 yılının ilk günleriydi. Bir kitapçıda rastlaştık. Raftan aldım. Her zaman yaptığım gibi, önce kitabın arka kapağına bir göz atayım dedim. Yazar ile ilgili olarak 'Galatasaray Lisesi'nde Tevfik Fikret'in öğrencisiyken yazmaya olan ilgisini keşfetti.' diye çok fiyakalı bir şekilde başlıyordu özgeçmişi. (Her ne kadar Galatasaray Lisesi'nde okumuş olsa da, yazarın 1926-27 yıllarında Fenerbahçe Spor Klübü Başkanı olacak kadar Fenerbahçeli olduğunu öğrendiğimde şaşıracaktım.)

Sonra kitabın ön yüzünü çevirdim kendime ve kapağını açtım. Sunuş başlığının altında 'Lozan Konferansı, cumhuriyet yolundaki en son ve belki en önemli adım olduğu kadar, ailemiz için de bir dönüm noktasıydı. Büyükbabam Ali Naci Karacan, Lozan Konferansı'nı izlemek üzere İsviçre'ye gittiğinde evde uzun ve endişeli bir bekleyiş başlamış..' diye yazıyordu, torun Ali Karacan. 

Yazarla yeni tanışacaktım belki ama torunları Ali ve Ömer Karacan ismi benim için tanıdıktı. Lefkoşa'da Bayraktar Türk Maarif Koleji'nde ortaokul birinci sınıftayken keşfettiğim Blue Jean dergisini yayınlayan, lise yıllarımın efsanesi  MTV'nin Türkiye'de izlenmesini sağlayan, üniversitede Klasik Arkeoloji dersleriyle ufkumuz açılırken Number FM ile kulaklarımızın pasını silen Ali ve Ömer Karacan kardeşlerin büyükbabası ile tanışmak üzere olduğumu anlıyordum.

Sonraki sayfalardaki dönemin efsane Milli Eğitim Bakanı, aynı zamanda büyük şair Can Yücel'in babası olan Hasan Âli Yücel'in bu kitabın yayınlanma sürecine dair sunuş yazısından; basım süreci ve gösterdikleri özeni ögrenmek keyifliydi. "...Türk İnkılap Enstitüsü Yönetimi  Kurulu, riyaset ettiğim (başkanlık yaptığım diyor) bir toplantısında basım kararı vermeyi, o devreyi iyi bilen Esenbel'in reyine bağlamıştı." diye anlatıyordu Hasan Âli. Bu cümlede soyadı geçen Atıf Esenbel, Lozan'da konferans boyunca İnönü 'nün emrinde ve yakınında bulunan bir subaydı. Hasan Âli Yücel, Esenbel'in kitabın mutlaka yayınlanması gerektiğine dair görüş bildiren raporundaki maddeleri detaylı paylaşarak güzel dilekler ve teşekkürler ile yazısını tamamlıyordu. 

Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu'nun ilk baski için yazdığı sunuş yazısındaki " Gerek askeri zaferlerimiz, gerek siyasi zaferlerimiz için ne yazılsa, ne kadar yazılsa azdır. Bugünkü, yarınki ve asırlar sonrası gelecek genç nesiller, enerjilerini, gururlarını, güvenlerini bu kaynaklardan tazeleyeceklerdir." cümlelerini okuyup etkilenmemek mümkün mü?

Ve nihayet Ali Naci Karacan'ın "Lozan konferansını yazmak, yirmi yıldan beri özlemini çektiğim bir emeldi." cümlesiyle başlayan önsözü...

"Bu kitabı yazarken, okuyucu olarak, daha çok İstiklal Savaşı yapılırken henüz doğmamış olan, mesela kendi oğlum gibi, bugünün ve yarının genç nesillerini düşündüm. Onun için efsaneyi andıran büyük Türk mucizesini, bir çeşit hikaye, yazılı bir film gibi anlatmaya çalıştım. Bu bakımdan, kitap, Lozan konferansının resim yerine yazı kullanılmış bir çeşit "projeksiyon"u sayılabilir." diyerek bir film izler gibi adeta okudukça olayların gözünüzün önünden geçeceğini anlatıyor bu kitap.

Yakın Doğu İşleri İçin Lozan Konferans adıyla toplanan heyetlerin İsviçre'deki görüşmelerini takip edip haber yapması için Akşam gazetesini temsilen Lozan muhabirliği yapan Ali Naci Karacan'ın kitabını okumaya başlayınca; o dönemki olayları, insanları, mekanları, hayatı merak etmeye başladım. Örneğin Lozan'a giden Türk Heyeti kimlerden oluşuyor? Konferansa katılan heyetler nerede kalmış, görüşmeler hangi mekanlarda yapılmış? Gibi gibi bir sürü konunun detaylarını öğrenmek için araştırmaya başladım. 

Bu yüzden Lozan konusu ile ilgili temel kitapları almaya, okumaya başladım peşi sıra. Bu kitaplara ulaşmak için Türk Tarih Kurumu Yayınları Satış Noktası ve İş Bankası Kültür Yayınları başta kitapçı ve sahaflara düzenli ziyaretler yapmaya başladım. 

Kütüphanemde hatırı sayılır bir yere sahip çok sayıda esere sahip oldum. O döneme dair okumalar yapmak, yeni şeyler öğrenmeye çalışmak, blog yazılarımda notlarımı paylaşmak hep bu kitap sayesinde oldu. 

Vatanımız için savaş meydanlarından sonra masa başında da yedi düvele karşı canla başla çalışan atalarımızı daha iyi tanıdım, anladım, içinde bulundukları tüm olumsuzluklara rağmen yılmadan yaptıkları bitmez mesailerine şahit oldum. Bu anlamda Ali Naci Karacan'a minnettarım. 

İlk olarak 'Lozan Konferansı ve İsmet Paşa' ismiyle yayınlanan bu eseri Sn Hulûsi Turgutlu düzenlemesi ve 'Lozan' ismiyle sürekli güncel baskısını  yaparak,  kendisine her daim ulaşmamızı sağlayan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarına ayrıca müteşekkirim. 

En başta söylediğim gibi  'bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.'


30 Aralık 2023, Ankara

*22.06.2024'te 'Ali Naci Karacan, Lozan' olan bu yazımın başlığını ChatGBT önerisiyle "Lozan Konferansı'nın İzinde: Ali Naci Karacan'ın Eseriyle Değişen Hayatım" diye değiştirdim.

17 Aralık 2023 Pazar

Lozan Barış Konferansı: Telgraflarla Kurulan Bağlantı


Lozan Barış Konferansı için İsviçre’ye giden heyet ile Ankara'daki hükümet (ve tabi ki Mustafa Kemal) arasında iletişim telgraflar ile sağlanıyordu. İsmet Paşa, her gün Ankara’ya gönderdiği telgraflar ile görüşme sonrası görüşülenleri raporlarken, bir sonraki günün konusuna dair de Ankara’nın talimatlarını telgraflar aracılığıyla alıyordu.

19 Kasım 2023 günü aramızdan ayrılan Sayın Bilal Niyazi Şimşir, Lozan ile Ankara arasındaki Türk diplomatlarının telgraflarını derleyip iki cilt halinde yayımlamıştır. Görüşmelerin ilk dönemindeki telgrafları kapsayan 1. Cilt 1990’da, ikinci dönemi içeren telgrafları kapsayan 2. Cilt ise 1994’te Türk Tarih Kurumu Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

Konferansın birinci döneminde toplam 750 kadar telgraf çekilmiş olduğu halde bu ciltte 544 belge görülür. İlk başta büyük bir eksiklik varmış gibi görünse de bu arka arkaya çekilen telgrafların alınıp açıldıktan sonra tek bir telgraf metnine dönüştürülmesinden kaynaklanmaktadır.[1]

İkinci cilt; başlangıçtan, görüşmelere ara verilen 50 günlük döneme dair detaylı bir özet içerir. Sonrasında cilt içeriğinde, görüşmelerin sonuna kadar yapılan 721 telgrafa ulaşabilirsiniz.[2]

Bu bloğun daha önceki sayfalarında yer aldığı üzere, görüşmeler esnasında gidip gelen telgraflarımız İngilizler tarafından deşifre edilmeye çalışmıştır. Maalesef İngilizler sonunda bunu başardılar. İngilizlerin, bizim tarafın ne konuştuğunu öğrenmeye başlamaları, bizim açımızdan görüşmelerin daha çetin geçmesine neden olacaktı.. ( Bknz. Lozan Defteri, 25.12.1922 İngilizler, Türk Tarafının Telgraflarını Deşifre Ediyor...) 

Tekrar LOZAN TELGRAFLARI isimli iki ciltlik esere dönecek olursak; 1265 tane telgrafı tek tek inceleyen, tasnif eden ve yayınlayan Sayın Bilal N. Şimşir’i  emeklerinden dolayı sevgi, saygı, rahmet ve minnet ile anıyorum. Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun.

2019 yılında yeni baskılarını yaparak "Lozan Telgrafları: Türk Diplomatik Belgelerinde Lozan Barış Konferansı" isimli bu eşsiz kaynağa daha çok tarih sever ve araştırmacının ulaşmasına imkan tanıdığı için Türk Tarih Kurumu'na da teşekkür borç bilirim.


[1] Bilâl N. Şimşir, Lozan Telgrafları 1 (1922-1923), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1990

[2] Bilâl N. Şimşir, Lozan Telgrafları 2 (Şubat- Ağustos 1923), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1994

* 22.06.2024'te ChatGBT önerisiyle başlık ve metinde düzenlemeler yapılmıştır.

10 Aralık 2023 Pazar

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İftiharla Sunar : Seha L.Meray çevirisi ile 'Lozan Barış Konferansı Tutanaklar, Belgeler'

 



Bu resmini gördüğünüz eser; İsviçre'nin Lozan şehrinde 11 Kasım 1922'de başlayan ve 24 Temmuz 1923'de barış antlaşmasının imzalanması ile sona eren Lozan Konferansı'nda yapılan görüşmelerde yapılan resmi oturumların gün gün tutanaklarını içeren eşsiz bir kaynak.  

Lozan'da yapılan görüşmelerde konuşulanları, karşılıklı tartışmaları, mücadeleleri bu kaynak sayesinde okuyabilirsiniz. Meraklısı için bence harika. 

Lozan Barış görüşmelerinin tutanaklarının resmi metni, Fransızca olarak ilk kez 1923 yılında yayınlanmış.[1] Aynı yıl İngilizler de konferansın ilk dönenme ait tutanakların İngilizce çevirisini yayınlamışlar.[2]

Konferans tutanakları 1924 yılında bir kurul tarafından Türkçeye çevrilmiş ve bizde de yayınlanmıştır.[3]

1924 çevirisi için Seha L. Meray, ‘...eski yazı ile basılmış olan bu çevirinin dili değil gelecek kuşakların, değil bugünkü genç kuşağın, orta yaşa varmış olanların bile anlamakta güçlük çekeceği-birçok yerlerini de anlayamayacağı- ölçüde ağır ve eskidir.’ Dedikten sonra ‘…1973’te, Lozan Antlaşmasının 50. Yıl dönümü kutlanacaktır. 50. Yılı yaklaşırken, konferans tutanaklarının eski yazıda ve eski dilde kalmasına, bugünkü yazımız ve dilimizle bir metinden yoksun bulunmansa gönlüm razı olmadı’ der. Nerede der bunu? LOZAN Barış Konferansı, Tutanaklar ve Belgelerinin 1969’daki sunuş yazısında. [4]

Ankara Üniversitesi Basımevi[5] tarafından yayınlanan bu ilk versiyonun önsöz yazarı Baş Delegemiz İsmet İnönü. Ankara Üniversitesi halen çok iyi bir şey yapıyor ve Seha L. Meray’ın bu eserine, online olarak ve ücretsiz olarak ulaşmamıza izin veriyor.

Ankara Üniversitesi’nin efsane hocası  Seha L. Meray, bu müthiş eseri hazırlarken, tutanakların Fransızca ve İngilizce basımlarının yanı sıra 1933’de yine Ankara Üniversitesinin kurucu dekanı Prof.Dr. Cemil Birsel tarafından hazırlanan 2 Cilt’lik Lozan[6]  ve Ali Naci Karacan’ın Lozan[7] isimli kitaplarından faydalanmış.

Seha L.Meray’ın eserinin son yıllarda basılı halini kitapçılarda bulmak imkânsızlaşmıştı. Ancak bazı sahaflarda bu esere ulaşma imkânı bulunabiliyordu.

Lozan’ın 100 yılının şerefine İş Bankası Kültür Yayınları şanına yakışır bir hareket yaparak bu eseri 'Lozan Barış Konferansı Tutanaklar, Belgeler' ismiyle 4 cilt halinde ve özel muhafaza kutusu içerisinde yeniden basarak bizimle buluşturdu. Atatürk’ün kurucusu olduğu İş Bankası’na da bu yakışırdı. 🧿🧿🧿🧿 

Üstelik Prof Dr Sevtap Demirci’nin konuyu anlatan ve özetleyen güzel açılış yazısı ve 4. Ciltte yer alan etkileyici haritalar ile birlikte…




Özel Not: Sevtap Demirci'yi Belgelerle Lozan [8]isimli kitabından dolayı tanıyorum. İki buçuk yıl boyunca İngiliz arşivlerinde çalışarak, London School of Economics and Political Science'daki diplomasi tarihi alanında yaptığı doktora tezinin ta kendisi Belgelerle Lozan isimli kitabı. Prof.Dr. Sevtap Demirci halen  Boğaziçi Üniversitesi'nde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü olarak görev yapmaktadır. 



[1] Conférence de Lausanne sur les affaires du Proche-Orient (1922-1923). Actes signés à Lausanne, le 30 janvier et le 24 juillet 1923. Lettres et accords, en date du 24 juillet 1923, relatifs à diverses clauses de ces actes, Imprerial Nationale, 1923

[2] Lausanne Conference on Near Eastern Affairs. 1922-1923. Records of Proceedings and Draft Term Of Peace. London. 1923. Printed and Published by His Majestry’s Stationery Office.

[3] His Majestry’s Stationery Office.

[4] Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar, Belgeler, Takım 1, Cilt 1, Kitap 1, Çeviren Seha L. MERAY Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Devletler Hukuku Profesörü, Ankara Üniversitesi SBF Yayınları No:291

[5]https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12575/69355

[6] M.Cemil (Bilsel), Lozan, İstanbul Ahmet İhsan Matbaası 1933

[7] Lozan, Ali Naci Karacan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, https://www.iskultur.com.tr/lozan.aspx

[8] Belgelerle Lozan (Ciltli),Taktik-Stratejik Diplomatik Mücadele 1922-1923, Alfa Yayınları, https://www.alfayayinlari.com/kitap.php?id=12151



26 Şubat 2023 Pazar

27.12.1922 Atatürk'ün Ankara'ya Gelişinin Yıldönümünde Lozan

27 Aralık 1919'da Heyet-i Temsiliye ile birlikte Ankara'ya gelen Atatürk'ün Vilayet binası önünde Vali Yahya Galip (Kargı) Bey tarafından karşılanışı.  (Kaynak:www.atam.gov.tr)


Milli Mücadeleyi başlatmak için Samsun'a çıkan. Ardından Amasya, Erzurum ve Sivas'ta Millet Meclisinin temellerini atan, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 3. yıldönümünde, aynı dönemde Lozan'da devam eden barış görüşmelerinde neler olduğuna bakalım.

Rauf Bey'den gelen iki telgrafta yer alan yazışmaların içeriği şöyle;
  • Barış konferansında masrafları karşılamak üzere ek olarak yüz bin liranın verilmesi bugün Meclis tarafından kabul edilmiş. 
  • Lozan'dan gelen telgrafların Eastern kablosundan geçtiği ve bundan dolayı yaşanan düzensizlikleri engellemek için biraz daha fedakarlık ederek artık karşılıklı olarak Köstence kablosu ile iletişim kurulmasına karar verildiği bildiriliyor.
TBMM'nin 27 Aralık'taki tutaklarında ek bütçe onayı ile ilgili şu bilgi vardır; '' Gerekçe; İlişikte takdim olunan hesap özetinden açık olarak anlaşılacağı üzere sulh müzakeresine memur heyet masrafı olarak bütçeye konulmuş olan yüz elli bin liradan bugün elde altmış bin küsur lira kalmıştır. Konferans görüşmelerinin şubat ortasına kadar devamı düşünüldüğü gibi heyetten bazılarının Paris ve Londra'ya gitmesinin tasarlanmış olmasına....  şeklinde Meclis onayına sunulan ek ödenek ile ilgili kanun tasarısı oylama sonucunda 154 kabul,4 ret ve 4 çekimser oy ile kabul edildi.'' 

İsmet Paşa'nın Ankara'ya yani Başbakanlığa gönderdiği iki telgrafın içeriği ise şu şekildeydi;
  • Ferit Bey'e yedek delege yetkisinin verilmesini istiyor.
  • Türkiye'deki yabancıların vergilendirilmesi, eşitlik ve karşılıklılık ilkesine göre kabul edildi.

The New York Times gazetesinde o dönem azınlıklar ve ermeni sorunu üzerine sürekli haberler yer almıştır. Konu ile ilgili daha detaylı okumak yapmak isterseniz size Sayın Şebnem Oğuz Uzuner'in The New York Times Haberleri ile Lozan Konferansı’nda Azınlıklar Sorunu isimli kıymetli makalesini öneririm.



27 Aralık 1922 Çarşamba günü NY Times gazetesinde Türk Heyetinin dün Ermenileri dinlemeyi kabul etmediğine dair haber. Rıza Nur Bey'in isminin doğru yazılmamış olması dikkat çekicidir.



KAYNAKLAR
  1. https://www.atam.gov.tr/duyurular/27-aralik-1919-gazi-mustafa-kemal-ataturkun-ankaraya-gelisinin-100-yil-donumu
  2. Bilal N. Şimşir, Lozan Telgrafları, I (1922-1923), Ankara, TTK Yayınları, 1990,s.285-286
  3. Taha Akyol&Sefa Kaplan, Açık ve Gizli Oturumlarda Lozan Tartışmaları, Doğan Kitabevi, İstabul 2014,s.244-249
  4. Bilal N. Şimşir, Lozan Günlüğü, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2012, s.314
  5. https://www.nytimes.com/sitemap/1922/12/27/
  6. https://dergipark.org.tr/tr/pub/jhf/issue/69082/1080019
  7. https://chatgpt.com aracılığıyla 22.06.2024'te verilen önerilere uygun düzeltmeler yapılmıştır.



24 Eylül 2022 Cumartesi

26.12.1922 Salı, Lozan'da İngilizler, Ermenileri Görüşmelere Dahil Etmeye Çalışıyor

 
26.12.1922 Salı 
Lozan Barış Konferansı Tutanaklarının tamamı Seha L.Meray tarafından Türkçe 'ye çevrilmiştir.  Okumak isterseniz, yakın dönemde basımı olmadığı için sahaflar aracılığıyla ya da Ankara Ünv Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin arşivinden bu belgelere elektronik ortamda ulaşabilirsiniz.

26 Aralık günü, İtalyan Montagna, Lozan'da başkanı olduğu Alt Komisyonu, azınlıkların korunmasına ilişkin maddeler tasarısını görüşmek için 11.15'te Ouchy Şatosu'na davet eder. Yapılan görüşmelerden sonra komisyonda şu maddeler oy birliği ile kabul edilir:

  • Türkiye'den ayrılan ülkelerde yaşayan Türk uyruklular, bu ülke hangi devlete aitse o devletin uyruğunda olacaktır. Ancak bu kimseler, asıl uyruklarını yitirme durumunda kalmamak için belli bir süre içerisinde eski uyruklarını seçebileceklerdir.
  • Ayrılan ülkede oturanların çoğunluğu ile soy bakımından ayrı olanlar, kendi soyları çoğunlukta olan bir ülkeyi seçebilirler.
  • Sonrasında bu durumdaki ailelerin taşınmaz mallarının durumu, taşınır mallarını götürürken olası gümrük vergisi süreçleri, 1914'ten bu yana Türkiye'den çıkarılmış Rumların uyruk durumu, evli kadınların kocalarının ve reşit olmayan çocukların babalarının uyruklarını izleyeceğine dair konular konuşulur.

Oturum 12.40'ta sona erer.

Bugünkü Azınlıklar Alt Komisyonu görüşmelerinin devamında İngilizler, Türk Delegasyonuna bir emrivaki yapmayı planlamaktadır. Toplantıya davet ettikleri Ermeni heyetine söz vermek ve onları da böylece Lozan görüşmelerine dahil etmek isterler. Ancak Türk Delegasyonu uyanık davranır ve bu tuzağa düşmez. Heyetimiz, Ermeniler ile görüşülmesini kabul etmediğini belirterek oturuma katılmayı reddeder. Böylece İtilaf Devletlerinin Ermenilerle görüştüğü bu oturum Lozan Barış Konferansı resmi tutanaklarına geçmez.

Bu gayri resmi toplantıda Ermeni heyetini Gabriel Noradounghian, Alexander Hadisyan, Leon Paşalıyan ve Avetis Aharonian temsil eder. Karşılıklı soru-cevap şeklinde geçen bu görüşmede İngiliz temsilcisi Horace Rumbold, Aharonian’a Ermeniler için uygun toprak parçasının neresi olacağını sorar. Aharonian, harita üzerinde Rize ve Hasankale’den geçerek Erzurum’u hariç bırakmak suretiyle Muş’a giden ve içerisine Van Gölü’nü de alarak İran sınırına varan bir toprak parçasını gösterir. Rumbold, Noradounghian’a ise Kilikya’nın hangi kısmında Ermenilerin toprak talebinde bulunduğunu sorunca Noradounghian, kendilerine ayrılmasını istediği bölgeyi “Ceyhan, Suriye sınırıyla Fırat arasında, içerisine Sis ve Maraş’ı da alarak Fırat’a uzanır” şeklinde tarif eder.

Dünya basınında, Ermenilerin toplantıya katılmak istemeleri, Türk delegasyonun bu emrivakiyi protesto etmesi ve toplantıya katılmadığına dair haberler yer aldığını görüyoruz.


26 Aralık 1922 NY Times



Kaynaklar:

  1. Ankara Üniversitesi Kaynağı  https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12575/69357
  2. Lozan Konferansı'nda İtilaf Devletlerinden Ermenilere Yönelik Toprak Talepleri, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sait Dilek'in makalesi https://cdn.istanbul.edu.tr/statics/ataturkilkeleri.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2013/03/ydta-19-20-dilek.pdf
  3. 26 Aralık 1922 tarihli NY Times haber kupürü https://www.loc.gov/resource/sn83030193/1922-12-26/ed-1/?sp=2&r=-0.112,0.517,0.577,0.227,0
  4. Dergipark Makalesi https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/9843
  5. İsmet İnönü ve Lozan Barış Konferansı Yayınlar  https://www.ismetinonu.org.tr/ismet-inonu-ve-lozan-baris-konferansi-yayinlar/?
*22.06.2024'de ChatGBT aracılığı ile düzenlemeler yapılmıştır.

31 Ekim 2021 Pazar

25.12.1922 İngilizler, Türk Telgraflarını Deşifre Ediyor...


25 Aralık 1922  Pazartesi

Lozan Telgrafları
Görüşmelerin ilk döneminde Lozan ile Ankara arasında gidip gelen yaklaşık 544 tane telgraf  Bilal N. Şimşir tarafından bu kitapta bir araya getirilmiştir.



Yakın Doğu Sorunları Üzerine Lozan Konferansı 25 Aralıkta, Noel günü yani Hristiyanların Hz. İsa'nın doğumunu kutladıkları kutsal günleri olduğu için resmi olarak tatil edilir. Heyetimiz  ise Ankara ile rutin telgraf yazışmalarını yapmanın dışında diğer heyetler ile birebir görüşmeler yaparak boş durmaz, çalışmaya devam eder.

Le Journal isimli Paris gazetesinde 25 Aralıkta Musul Hakkında Türk Muhtırası başlığıyla yayınlanan haberde 'Bu sabah İsmet Paşa,  Musul vilayeti hakkındaki İngiliz muhtırasına cevabını Lord Curzon'a iletti. Bu muhtıra, Türk heyetinin ilk plebisit projesi oluyor. İsmet Paşa, Musul'un Türkiye için ne kadar önemli olduğunu açıkladıktan sonra İngilizlerin Musul'u hiçbir hakkı olmadıkları halde işgal ettiğini söyledi.' denilmektedir

Burada muhtıra ve plebisit ile ilgili iki kısa açıklama yapmalıyım ki bilmeyenler için konu daha netleşsin. Muhtıra sözcüğü TDK'ya göre bir devletin başka bir devlete politik sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, memorandum, nota anlamında. Plebisit ise devletler hukukunda bir ulusun hangi devlete bağlanıp bağlanmayacağına karar vermek için yapılan halk oylaması anlamına geliyor.

İsmet Paşa'nın verdiği muhtıradaki bilgilere göre; Musul vilayetinin o dönem yerleşik nüfusu 503.000 idi. Bunun 263.830'u Kürt, 146.960'ı Türk, 53.240'ı Arap ve geriye kalan 39.000'i de Müslüman olmayanlardan oluşuyordu. İsmet Paşa, Musul Vilayetindeki Türklerin İstabul Türklerinden farklı bir ağız konuştukları için Türk sayılmayacağı yolundaki İngiliz iddiasını ret ederek; Musul'da yaşayan Türk ve Kürtlerin siyasi bakımdan Türkiye'ye bağlanmak istediklerini savunur. Bu amaçla Musul vilayetinin halkının Türkiye'ye katılma isteğini bir halk oylamasında ortaya koyacağını belirtir.

İsmet Paşa muhtırasında, Musul'un coğrafi bakımdan Irak'ın bir parçası olmadığını; ekonomik ve ticari bakımdan Bağdat'a dönük değil, Güneydoğu Anadolu'ya ve özellikle de Diyarbakır bölgesine dönük olduğunu, Anadolu ile Irak arasındaki ticaret yollarının Musul vilayetinden geçtiğini belirtir.  

Muhtırasının son kısmında ise Musul'un İngilizler tarafından mütarekeden (ateşkes) sonra ve hiçbir sebep yokken, haksız yere işgal edildiğini söyleyerek Musul'un Türkiye'nin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgular. 

İsmet Paşa'nın Ankara'ya her gün telgraf aracılığıyla düzenli olarak gönderdiği raporlarından yine 26 Aralıkta; Amerikan temsilcisi Richard Washburn Child ile görüştüğünü, Lord Curzon'un kendisine sitem dolu bir mektup gönderdiğini, Boğazlar Komisyonu ile ilgili konulara çalışıldığını, Çiçerin'in kendisini ziyaret ettiğini  öğreniyoruz. 

Aynı gün, İngiliz istihbaratının boş durmayıp İsmet Paşa'nın 23 Aralık 1922 raporunu ve buna bir gün sonra dönemin Başbakanı Rauf Orbay aracılığıyla gelen cevapları içeren Türk tarafının telgraflarını ele geçirdiklerini ve sonrasında da deşifre ettiğini öğreniyoruz. İsmet Paşa, 23 Aralık tarihli telgrafında Lozan görüşmeleri sonrası çözüme ilişkin sürecin her an kötü bir yola girebileceğine dair ihtimalleri iletiyor, Ankara'dan cevaben Türk ordusunun her türlü acil duruma karşı hazır olduğuna dair güvence alıyordu. 

İngilizler, 1 Kasım 1919'da yabancı ülkeler tarafından gönderilen mesajların şifresini çözmek ve kendi iletişimlerini korumak için Alastair Denniston önderliğinde GC&CS kısa isimli Government Code and Cypher School adında bir istihbarat birimi kurmuşlardı. İngiliz kriptanalistler, 1920'lerde dost ve düşman kodlarının çoğunu kırmada usta olduklarını kanıtladılar. 1920 Haziran ortası ile 1924 Ocak ortası arasında Okul, ayda ortalama 290 adet olmak üzere 12.600 ele geçirilmiş sinyal yayınladı. Ele geçirilen bu malzeme normalde İngiliz karar vericilerin kullanımına bir hafta içinde ve çoğu zaman daha erken sunulabiliyordu.

Özellikle İstanbul'daki İngiliz telsiz dinleme noktası, Türkiye'nin dinlemesi için paha biçilmez bir kaynak olduğunu kanıtladı ve elde edilen bilgiler kapsamlı olmasa da kullanılan kodların okunması kolaydı.

Sir Horace Rumbold
Sir Horace Rumbold
Konferansın ilk turunda Curzon'un yardımcısı ve ikinci turda onun yerine geçen Sir Horace Rumbold,  "psikolojik anlarda gizli kaynaklardan edinilen bilgilerin bizim için çok değerli olduğunu; bizi briç oynayan ve rakibinin elindeki kartları bilen bir adamın yerine koy.'' diyerek sahip oldukları bilginin kıymetini ne kadar iyi bildiğini vurguluyordu.

İstanbul'daki İngiliz Maslahatgüzar ve Yüksek Komiser Vekili Nevile Henderson'un 'gizli kaynakları' sayesinde elde ettikleri bilgiler onların ellerini güçlendiriyordu. İstanbul'daki sinyal yakalama operasyonu son derece verimli olmasına rağmen, Curzon her zaman bilgiyi istediği gibi en kısa  zamanda alamıyordu. Örneğin 26 Aralık'ta, bariz öneme sahip istihbaratlardan haberdar olmasına rağmen, onları henüz görmediğinden şikayet ediyordu. Gerçekten de onları ancak 28 Aralık'ta, Savaş Dairesi onları aldıktan üç gün sonra elde edebildi. 

Bunun nedeni, bazı gizli istihbarat açıklamalarının İstanbul'dan doğrudan Lozan'a gönderilmesine rağmen, belgelerin tamamı önce Londra'daki  Savaş Dairesi'ne, ardından Dışişleri Bakanlığı'na gönderiliyor. Burada gerekli inceleme ve tasnifler yapıldıktan sonra ilgili olanlar İsviçre'de, Lozan'da bulunan Lord Curzon'a ulaşıyordu. 



KAYNAKLAR
  • 25 Aralık 1922 tarihli Le Journal gazetesi için;  https://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k7608369c/f1.image
  • Bilal N. Şimşir, Lozan Günlüğü, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2012
  • TDK Sözlük için https://sozluk.gov.tr/
  • Musul Haritası için;  https://www.google.com/maps/place/Musul,+Irak/@36.353021,43.0002864,11z/data=!3m1!4b1!4m5!3m4!1s0x40079464db1a88b9:0x9745d74edd0f0930!8m2!3d36.3489278!4d43.157736?hl=tr
  • Bilal N. Şimşir, Lozan Telgrafları, I (1922-1923), Ankara, TTK Yayınları, 1990
  • Sevtap Demirci, Belgelerle Lozan, İstanbul, Alfa Kitap, Aralık 2015
  • K. Jeffrey-A. Sharp, "Lord Curzon and the use of secret intelligence at the Lausanne Conference'' isimli makale için;  https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/65460/8689.pdf?sequence=1&isAllowed=y
  • https://www.gchq.gov.uk/section/history/our-origins-and-wwi
  • https://www.npg.org.uk/collections/search/portrait/mw96190/Sir-Horace-George-Montagu-Rumbold-9th-Bt




18 Nisan 2021 Pazar

24.12.1922 Lozan'da 7.Pazar (43.Gün)


Dr.Rıza Nur Bey Azınlıklar meselesi için Yunanlılar ile dövüşüyor.
( Guignol a Lozan. Derso et Kelen.17 )


Ankara'dan gelen telgrafta Rauf Bey, İsmet İnönü'ye görüşmelerin kesilmesi ihtimaline karşı Türk Ordusu'na hazır olması emrinin verildiği bilgini verir. Rauf Bey, yine aynı gün gönderdiği bir başka telgrafta; İstanbul'dan aldıkları bilgiye göre, İngilizlerin kesinlikle yeniden savaşmak  istemediği ve Curzon'un blöf yaptığını bildirir.

İsmet Paşa ise gönderdiği telgrafta ' Bugün Azınlıklar ( Ekalliyetler ) ile ilgili komisyonda Rıza Bey'in görev yaptığını ve azınlıklar tabirinin sadece Müslüman olmayan olmayan azınlıkları kapsaması gerektiği şeklindeki Türk tarafının görüşünün kabul ettirdik.' diyerek önemli bir haber verir. Yine bu komisyonlarda Ermeni ve Bulgar heyetlerini dinlemek istiyorlar ama biz reddediyoruz diye ekler.

Dr. Rıza Nur Bey
Dr. Rıza Nur Bey
Azınlıklar ile ilgili alt komisyonda Türk tarafının görüşlerini savunmaktan sorumlu olan Dr. Rıza Nur Bey anılarında; ''..Frenkler bizde azınlık diye üç çeşidi biliyorlar; Irkça, dilce ve dince şeklinde. Bu bizim için gayet vahim bir şey, büyük bir tehlike. Aleyhimize olunca şu adamlar ne derin ne iyi düşünüyorlar. Irk tabiriyle Çerkez, Abaza, Boşnak, Kürt, ilh..yi  Rum ve Ermeni'nin yanına koyacaklar. Dil tabiri ile Müslüman olup da başka dil konuşanları da azınlık yapacaklar. Din tabiriyle de halis Türk olan iki milyon Kızılbaş'ı da azınlık yapacaklar. Yani bizi hallaç pamuğu gibi dağıtıp atacaklar. Bu taksimi duyduğum zaman tüylerim ürperdi. Kıllarım sanki birer kazık oldu. Bileklerimi sıvadım. Bütün kuvvetimi bu tabirleri kaldırmaya verdim. Pek uğraştım. Pek zorluk ile fakat kaldırdım.' diye konuyu anlatır.

Fransız Heyet Başkanı Barrére ve İtalyan Heyeti'nin Başkanı Garroni, Noel nedeniyle ülkelerine dönerler. Lord Curzon ve İsmet Paşa Lozan'da kalmaya devam edecekler.

İsmet Paşa, Lord Curzon'a da Musul hakkındaki muhtırasına ( diplomatik uyarı/nota) karşın ' Türkiye vatanının bölünmez parçasından olan Musul üzerindeki egemenlik hakkından vazgeçmeyi düşünemez.' şeklinde cevap verdiğini yine Ankara'ya telgraflar.

Lord Curzon, 'Bu melankolik ortamda Noel'i geçirmek alnımın yazısıymış.' diye dert yanarken İsmet Paşa'nın cevabı sonrası ' İşte şimdi Noel için bana meşgale çıktı. Türk cevabını çürütmekle uğraşırım. '  diyerek İngiliz tarafına telgraf gönderir.




KAYNAKLAR : 
  • Resim için https://www.peacepalacelibrary.nl/imagecollection/guignol-a-lausanne-derso-et-kelen-17/?imagecollectiontag=treaty-of-lausanne adresinden yararlandım.
  • Dr.Rıza Nur, Lozan Hatıraları, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 2015
  • Bilâl N. Şimşir, Lozan Günlüğü, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2012
  • Bilal N. Şimşir, Lozan Telgrafları, I (1922-1923), Ankara, TTK Yayınları, 1990












4 Ocak 2020 Cumartesi

23.12.1922 Dr Rıza Nur Bey, Azınlıklar Alt Komisyonunu Terk Ediyor!..

Türkler ve Yunanlılar arasında sınır paylaşımı ile ilgili 1920lere ait bir karikatür.

23 Aralık 1922 Cumartesi / Lozan / Azınlıklar Alt Komisyonu...

Dünkü azınlıklar alt komisyon toplantılarının devamı bu sabah da vardı. Öğleye kadar süren toplantıyı İsmet Paşa, Ankara'ya şöyle özetleyecekti; '' Azınlıklar alt komisyonunda biraz ilerleme oldu. Azınlıklarda yalnız 'Müslüman olmayan azınlık' kavramını kabul ettirdik. Ermenileri dinlemek istiyorlar. Reddediyoruz.''
Richard Washburn Child


Azınlıklar Alt-Komisyonunun 23 Aralık 1922 cumartesi günü yapılan oturumunda Amerikan baş delegesi Richard Washburn Child, yurt meselesiyle ilgili olarak Ermenilerin konuşma yapma taleplerini dile getirmiş, hatta hararetle desteklemiştir. Ermenilerin Lozan Barış Konferansı'nda konuşma taleplerine Dr. Rıza Nur Bey, şiddetle karşı çıkmış ve oturumu terk etmiştir.

23 Aralık 1922 tarihli oturumda Dr. Rıza Nur Bey tarafından azınlıklarla ilgili alt komisyon başkanı Giulio Cesare Montagna ’ya verilen ve The New York Times’da özetlenerek yayınlanan protesto metni şöyledir:

Giulio Cesare Montagna
'' Herhangi bir temsilcileri ya da ulusal hükümetleri olmaksızın Ermenilere söz hakkı tanınıyorsa neden Mısırlılara ve İrlandalılara da hak tanınmasın? Düzensiz Mısır delegasyonu olarak isimlendirilen yönetim bir ayı geçkin bir zaman önce bağımsızlık elde etmek için konferansta sesleri duyurmak ve İngiliz işgalinden kurtulmak için başvurmuşlardı. Onlar neden kabul edilmedi? Bugün delegasyonumuza verilen günlük programı okuduğumda Ermeni ve Bulgarların alt-komisyonda dinleneceğinin yazmasına şaşırmadım. Geçen toplantının sonunda (azınlıklar meselesiyle ilgili olarak) alt komisyonda Bulgar delegelerinin dinlenmesine karşı olduğumu bildirmiştim. Şimdi öğreniyorum ki sadece Bulgarlar değil Ermeniler de dinlenecekmiş. Bu görüşmeyi protesto ediyorum. Eğer Türk delegasyonunun değişmez tavrına rağmen bu iki delegeyi dinlemek konusunda ısrar ederseniz bu görüşme resmi bir toplantı olarak kabul edilemez ve kayda giremez. Hem resmi bakış açısı hem de Türk delegasyonu bakış açısından bu toplantı yok sayılmak zorundadır. Türkiye’nin yer almadığı hiçbir oturum resmi sayılamaz.''

Rıza Nur anılarında, oturumun açılmasına on dakika kala, yukarıdaki notanın İtalyan delegesi Montagna ’ya iletilmesini sağladığını ve İsmet İnönü’ye emrivaki yaptığını ifade etmektedir. Ayrıca Rıza Nur, sonradan haberi olmasına rağmen İsmet İnönü’nün herhangi bir itirazda bulunmadığını belirtmiştir. İsmet İnönü de hatıratında, hadisenin bu şekilde olduğunu doğrulamaktadır.


3 Nisan 2017 Pazartesi

22.12.1922 Azınlıklar ve Askerlik Görevi




22 Aralık 1922 Cuma / Ouchy Şatosu / Saat: 10.30 / Azınlıklar Alt Komisyonu / Oturum Başkanı: İtalya delege heyetinden Giulio Cesare Montagna

Giulio Cesare Montagna
İtalyan delege / Azınlıklar alt

komisyonu oturum başkanı
Toplantıda hazır bulunanlar; Dwight, Lammot Belin (ABD) ; Sir Horace Rumbold, Ryan, Forbes Adam (İngiliz İmparatorluğu) ; Laroche, De Lacroix, Laporte, De Pergin (Fransa) ; Venizelos, Caclamanos, Dendramis, Theotokas (Yunanistan) ; Montagna, Guariglia, Galli (İtalya) ; Hotta, Bobayashi (Japonya) ; Contzesco (Romanya) ; Spalaikovitch, Rakitch (Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı) ve Rıza Nur Bey, Mustafa Şeref Bey, Şükrü Bey (Türkiye)

Lozan Barış Konferansı'nın ana komisyonlarında bir konu sonlandırılamaz ise hemen o konuyla ilgili bir alt komisyon kuruluyordu. Bu alt komisyonda konuya çözüm aranıyor, buradaki görüşmelerden çıkan sonuç, bağlı olduğu ana komisyonun onayına sunuluyordu. Azınlıklar meselesiyle ilgili de bir alt komisyon kurulmuştu.

Dr Rıza Nur Bey
Yine küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bizimkiler, İngilizlerle yapılan özel görüşmelerde Musul ile ilgili çok fazla bastırmaya başlayıp; burada yaşayan nüfusun çoğunluğunun Türk olduğunu anlatıyor ve Musul'un Türkiye'ye bağlanması gerektiğini ısrarla vurguluyorlardı. Bizimkilerin odağını dağıtmak ve diğer devletlerle yeniden bir Haçlı ruhu oluşturarak kamuoyunu arkasına almak isteyen İngilizlerden yeni bir hamle idi bu azınlıklar meselenin gündeme getirilmesi...

Venizelos
Lozan'da hangi görüşmenin ne zaman yapılacağı konusunda kararları tek başına veren Lord Curzon, sürpriz bir hareketle, 11 Aralık gece yarısı ''yarın Azınlıklar ile ilgili ilk görüşme yapılacak.'' şeklinde bir tebliğ göndermişti. 12 Aralık'ta ilk toplantı yapılmıştı. 13'ünde İngilizlerin tehditleri sonrası Konferans dağılma noktasına gelmiş ve 14 Aralık tarihinde İsmet Paşa'nın, İngilizlerin restini gören konuşmasından sonra önce Lord Curzon ardından da ortam yumuşamıştı. Sonuçta konu alt komisyona gönderilmişti.

İstenenleri de hatırlayalım; Kurtuluş Savaşı günlerinde, Türklere karşı işgalcileri destekleyen azınlıklara af isteniyordu. Azınlıklar eskisi gibi askerlikten para vererek kurtulsun ve ticaretlerine devam etsin deniyordu. Bunlara bir şey olmayacağını Türkiye'de Milletler Cemiyeti temsilcileri kontrol etsin isteniyor, bonus olarak da Ermenilere Anadolu'da bir yurt verilsin derdindeydiler. Bizim mottomuz şuydu; ''Alayına isyan, inadına istiklal!..''

Sir Horace Rumbold
Bir kere, dışarıdan bu azınlıkları bize karşı tahrik etmeyi bırakın diyorduk. Bu tahriklerin bitmesi için Türk-Rum nüfus mübadelesi acil biçimde yapılsın diyorduk. Askerlik yapılacak diyorduk. Bir de Milletler Cemiyeti temsilcisi ile kontrol işleri bize ters, bu sevdadan vazgeçin diyorduk. Ermeni yurdu? Daha Lozan'a gelmeden duyurmuştuk. Bu mesele kırmızı çizgidir. Görüşmeyeceğiz. Görüşmekte ısrar ederseniz konferans bizim için biter...

Bugün yapılan görüşmelerde Venizelos ısrarla Müslüman olmayanların askerlik yapmaya zorlanmaması gerektiğini, Yunanistan'da Müslümanların askerlik yapmak zorunda olmadığını anlattı. Bu uğurda gerekirse Müslüman olmayanlar oy da kullanmasınlar ama yeter ki askerlik yapmasınlar dese de Rıza Nur Bey, bu öneriye katılmadığını söyleyecekti.

Jules Laroche
Sir Horace Rumbold, savaş zamanı İrlandalıları askere almadıklarını söyleyince ona da Türkiye'nin durumunun farklı olduğunu, bu ayrıcalığın yurttaşların eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyleyecekti.

Laroche ise en azından Hristiyanlar, başlarında Hristiyan komutanlar olan özel birliklerde askerlik yapsın önerisinde bulundu. Rıza Nur Bey, bu uygulamanın Balkan Savaşları'nda denendiğini, Hristiyanların hainliğiyle sonuçlandığını hatırlatarak '' Hristiyanları kullanmanın tek yolu, onların, zarar vermelerini engellemek için, birlikler içerisinde dağıtmaktır.'' diyecekti.

Bu da olmayınca İngiliz delege heyetinden Ryan, askerlik görevini para vererek yapmış sayılsınlar dedi. Rıza Nur Bey, azınlıklar için bugünkü tabiriyle bedelli askerlik önerisini de kabul edemeyeceğimizi söyleyecekti.
Raffaele Guariglia

İtalyan delege heyetinden Guariglia ise Hristiyanların hastaneler, sağlık hizmetleri gibi özel hizmetlerde kullanmanın mümkün olup olmadığını sordu. İngiltere'nin savaşa katılmayı vicdanen kabul etmeyen İngilizlerin Kızılhaç hizmetinde kullanıldığı örneğini de vermeyi ihmal etmedi. Cevap olumsuzdu.

Laroche, askerlik ile ilgili zorunluluğu 5 ya da 10 yıl ertelemenin mümkün olup olmadığını soracak, Rumbold ise konuyu Milletler Cemiyeti'ne göndermeyi önerecekti.

Görüldüğü üzere, hep birlikte azınlıklar askerlik yapmasın diye geçmişten gelen bir kapitülasyonun devamı için Rıza Nur Bey'i zorluyorlardı. O da bıkmadan, usanmadan Türkiye'nin görüşünü savunmaya devam ediyordu.

Ferdinand Lammot Belin
(ABD delegesi)
Oturumun sonuna doğru başkanlık yapan Montagna, yarın yapılacak toplantıda azınlıklarla ilgili olarak Bulgarların da konuşmak istediğini söyledi. Rıza Nur Bey, Bulgarların sadece boğazlar meselesi için görüşmelere çağrıldığını hatırlattı. Bu konuda çağrılmamış bir heyetin görüşlerini açıklayacağı bir oturumda kendisinin bulunamayacağını söyledi. ''Türk Temsilci Heyeti, bu toplantılara katılmak istemeyebilir. Fakat öteki heyetlerin böyle davranmaları hakkına itiraz edemez.'' cevabını aldı. Bu tip oturumların, Türk heyeti olmadığı sürece resmi oturum olarak sayılamayacağı görüşünde olduğu cevabını verdi. Saat 13.10 olmuştu ve toplantı sona erdi.

Toplantının ikinci bölümü 17.30'da başlayacaktı. Bu toplantıda da Hristiyanlar ile ilgili kaygılar dile getirildi. Türkiye'deki İslam Hukuku ile onların hukuku arasındaki farklar vs vs

Bugünün bir diğer gündemi maliye ve iktisat sorunlarıyla ilgiliydi. Ancak bu konuda Ankara'nın uzun ve ayrıntılı bir talimat vermesine ihtiyaç vardı. İsmet Paşa, bugün gönderdiği telgrafta '' Maliye işlerimiz iyi değildir. Düşmanın talepleri çoktur. Adamları son derece güçlü uzmanlardır, ısrarlıdırlar, ikna edicidirler. Ankara'dan aldığımız talimat da uzmanların söylediğine göre uygulanabilir değildir...Buradaki maliyecilerimiz arasında fikir birliği olmuyor. Bu durumda Hasan Bey, durumu bir defa Ankara'ya şahsen anlatmayı gerekli görüyor. '' diyecek ve Hasan Bey'in Ankara'ya gidişi için onay isteyecekti. Ankara yani başbakanlık, aynı gün bu talebi onayladığını bildirdi.

Bu arada Noel tatilini geçirmek üzere bazı delegeler Lozan'dan ayrılmaya başlamıştı. Amerika delegesi Grew, günlüğüne; '' (Fransa heyetinden) Barrère ve Bompard, (ABD heyetinden) Amiral Bristol ve Belin Paris'e giderlerken, İtalyan baş delege Garroni Milano'ya doğru yola çıkıyordu...'' diye yazacaktı. Ancak Belin'in adını Lozan Barış Konferansı resmi tutanaklarında yarın ve 26 Aralıkta yapılacak azınlıklar alt komisyon görüşmesine de göreceğiz. Ne diyeyim? Grew için, hayatın yalan mı diyeyim?

19 Mart 2017 Pazar

21.12.1922 Kapitülasyonlar, Adliye, Ermeniler, Mübadele, Adalar...




21 Aralık 1922 Perşembe günü Başbakan Rauf Bey, İsmet Paşa'ya iki telgraf göndermişti. Lozan'da sürekli konuşulan ve üzerimizde bir diğer baskı unsuru olarak kullanılan ''genel af'' konusuyla ilgili olarak '' TBMM'nin kurulması sırasında Hilafet Ordusu kuranların, genel aftan yararlanması sakıncalıdır. Ayrıca genel af, karşılıklı olmalıdır. İngilizlerin tutukladıkları Mevlana Şevket Ali ve Gandhi gibi liderler de genel aftan yararlanmalıdır.'' diye Ankara'nın görüşünü iletecekti.

Diğer telgrafta da '' İngilizler, Çanakkale'ye tutuklu götüren jandarmamızı tutuklamışlar ve dövmüşlerdir. Jandarmamızın salıverilmesi ve suçluların cezalandırılması için girişimde bulunuluyor. '' diyecekti. O günlerde Çanakkale'de, şehitliklerin olduğu bölgede bir miktar İngiliz ve bir miktar da onların işçi diye o tarafa taşıdığı Ermeni çeteciler mevcut idi. Özellikle bu işçi diye getirilmiş olan Ermeniler oradaki halkı taciz ediyor, sık sık huzuru bozacak eylemlere neden oluyorlardı.

20 Aralık günü, Boğazlar meselesi yüzünden Lozan'da ipler kopmak üzereydi. Ancak İsmet Paşa sözcülüğündeki Türk Heyeti'nin , müttefik devletlerin sunduğu önerileri büyük ölçüde kabul eden uzlaşmacı tavrı sayesinde tansiyon biraz düşmüştü. Aynı zamanda Rusların da Türkiye'yi kendi güdümündeymiş gibi göstermeye çalıştığı süreç de sona ermiş oldu.

21 Aralık Perşembe günü programında alt komisyonların toplantıları vardı. İsmet Paşa, Ankara'ya gönderdiği raporunda; '' Rıza Nur Bey'in bulunduğu Azınlıklar komisyonunda ırk ve dil kavramlarını kabul etmedik. Bu hususta yalnızca gayri-Müslim tabirini kabul ediyoruz... Eski mezhep ayrıcalıklarını (imtiyaz-ı mezhebiyle-i atikayı) da eklemek istiyorlar.Şiddetle reddediyoruz. '' diyerek Avrupa'nın kapitülasyonlardaki ısrarcına karşı ''kırmızı çizgimizi'' değiştirmediğimizi vurguluyordu.

Bir diğer kırmızı çizgimiz Ermeni meselesi idi. İsmet Paşa, alt komisyondaki bu konuyu da  '' Savaşta tehcir edilmiş olanların malları ile haremlere alınmış olan Ermeni kadın ve çocukların iadesini de madde olarak teklif ediyorlar. Şiddetle reddetiyoruz. Son tekliflerinde Ermeni yurdundan söz edilmemiştir. '' diye özetleyecekti.

'' Azınlıklara göç hakkı isteyen maddeyi sorup tartışırken Venizelos, hükümetin zorla bütün Rumları koyduğundan bahsetmiş. Buna, delegemiz şiddetle tepki göstermiş ve iddiayı yalanlamıştır.  '' diyerek bir başka konu hakkında bilgi veriyordu.

Günün bir diğer konusu, yine bir alt komisyonda görüşülen adliye meselesiydi. Bu konunun son halini ise; '' Adliye uzmanlarımız, Marki Garroni ile görüştüler. Adliyemize yabancı yargıçların katılması incelendi ve müzakere olundu. İddiaları şu iki zemine dönüktür: Medeni Kanunumuz şerita dayanmaktadır, yabancılara uymaz. Yargıçlarımız yeni kanunları bilmediklerinden uygulanamayacaklardan. Kısacası, adliye işinde başladığımız yerde duruyoruz. '' diye bildirecekti.

Bugün Lozan'da baş delegeler bir araya gelerek özel bir toplantı yaptılar. İsmet Paşa; Curzon, Garroni ve Barrere ile birlikte toplantıyı da şöyle raporlanacaktı; '' Boğazlar sorununda askıda kalan isteklerimize devam ettik. İstanbul'da elçilik gemilerinin kaldırılmasında kararsızlar...Bozcaada'yı bize geri veriyorlar. Gökçeada'yı geri vermiyorlar. Uluslararası Boğazlar Komisyonun görevleri konusundaki tartışmada, askerden arındırmanın denetlenmesini Komisyondan alıp ateşemiliterlere (askeri ateşe) ve deniz ateşlerine havale etmeyi teklif ettiler. Bu Komisyonun yalnız (yabancı) savaş gemilerinin geçişleriyle ilgili olacağını belirtmek ve kabul ettirmek kesin kararındayım. Bir de şunu belirteyim ki ( Uluslararası) Boğazlar Komisyonu olmasına Ruslar ve Amerikalılar karşı çıkıyorlar. Ben bunu kabul ediyorum. Ancak bunun (yabancı) savaş gemilerinden başka hiçbir işle meşgul olmamasını kesinlikle sağlamak kararındayım. ''

21 Aralık akşamı İtalyan delegasyonun tüm ülke temsilcilerini davet ettiği ziyafet herkese iyi gelecekti. O gece olanları Amerika delegesi Mr.Grew'un günlüğünden okuyalım; '' ...ikinci Türk delegesi Rıza Nur Bey ile aramda geçen hoş bir konuşma, Türklerin imtiyazlarda Amerikan iştirakine öncelik vermek istediklerini ama haddinden fazla gecikmemizden endişe duydukları yolundaki inancımı güçlendirdi... Rıza Nur Bey, açık kapı politikasının 'ilk gelen, ilk faydalanır' manasına geldiğini üzerine basarak belirtmiş oldu.'' 

İsmet Paşa da o gece olanları Gazi Mustafa Kemal'e anlattığı raporunu ''...Birkaç gündür pek ziyade gerginlik hüküm sürüyor. Bugün de gündüz böyleydi. Gelip geçici buhranlar ile zahiri tatlılık arasında çok gergin vakit geçiriyorum. Ziyafetten sonra işte saat üçtür ki raporu bitirdim. Birkaç saat istirahat edeceğim. Nasılsın? Sıhhatinden, neş'enden bize kuvvet ver Şanlı Gazi. Görüştüğümüz zaman saçlarımı bembeyaz, yaşımı on sene ileride bulacaksın.'' diye bitirecekti.















Popüler Yayınlar